Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
120 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Saygı Öztürk'ün kaleme aldığı 33 kurşun, yaşanmış olaydan yolaya çıkarak çıkardığı bu kitap beni derinden etkiledi. Malatya'dan yola çıkan askerlerin silahsız ve savunmasız dağıtım yerlerine gönderildiği sırada, Elazığ-Bingöl kara yolunda PKK'lı teröristler tarafından durdurulup acımasızca kurşuna dizilmelerini ve sadece 2-3 erin sağ kurtulduları katliamı, tabi tekerlekli sandalyeye mahkum kalan gazilerin bizzat ağzından o geceyi dinleyip kitap haline getirmiştir. Bu olay 1993 yılında ve teröristlerin en yoğun olduğu bölgelerde şehire kadar inerler. Olay nasıl oldu sorumluları, yani komutanlar, telsiz görevlisinin ihmali ve mahkemeye çıktıkları halde, ceza almadan bir kaçı 1-2 yıl yatıp çıkmaları, sanırım en acısı da bu. Olan yine masum erlere oluyor. Bu olayın gerçekleşmesini sağlayan Şemdin Sakık ile de görüşen, Saygı Öztürk, o gece olayın nasıl olduğunu bizzat onun ağzından dinleyip ve kaleme aldı. Şemdin Sakık suçlamaları kabul etmeyip, bu olayın gerçekleşmesini isteyenin kendisi olmadığını bizzat Abdullah Öcalan'ın istediğini ve olayın üzerine kaldığını söylüyor. Bana göre bu olayda herkes suçlu, askerlerin savunmasız silahsız, bir otobüse doldurup görev yerlerine dağıtmak acımasızca. Herkesin ceza alması gerekirken, ne komutanlar ne diğerleri ceza almıyor. Okurken gözyaşlarıma hakim olamadım, böyle bir olayın 33 askerin şehit edilmesi, teröristler tarafından kol kola girin deyip acımasızca kurşun yağmuruna tutulmaları. Çok acı bir olay.
33 Kurşun
33 KurşunSaygı Öztürk · Doğan Kitap · 200884 okunma
33 er için 33 metrelik bayrak direği emekli askerden
Bingöl'e giden her asker ve onun yakınları, 33 askerimizin yollarının kesilip PKK'lılar tarafından araçlarından indirildiği yeri yürekleri sızlayarak görür. Oradan geçerken, "İşte tam burada askerlerin araçları durduruldu. Arabalarından indirildi. Tek sıra halinde buradan götürülüp şehit edildi" diyerek onları anarlar.
Sayfa 108Kitabı okudu
Reklam
Kamuoyunda "Bingöl Katliamı"olarak bilinen silahsız askerlerimizin kurşuna dizilmesi olayında hep Şemdin Sakık adı öne çıktı. Ancak, mahkeme kararlarını incelediğimde Şemdin Sakık'a 33 erin şehit edilmesi olayıyla ilgili herhangi bir ceza verilmediğini görüyorum. Yani, resmi belgelere göre Şemdin Sakık'ın, 33 erin şehit edilmesinde doğrudan bir rolü olmadığı yer alıyor.
Güzel soru, neden evet Neden?
Yaralı kurtulan ve bugün tekerlekli sandalyede yaşamını sürdüren Erdal Özdemir telefonda Necati Paşa'ya can alıcı şu soruyu yöneltiyor: "Değerli komutanım, 33 askerimizin şehit edildiği dönemde siz de Jandarma Asayiş Kolordusu komutanıydınız. Askerlerimizin niçin silahsız, korumasız olarak dağıtımları yapıldı?" Özgen Paşa, "Silahsız gitmelerinin kendileriyle ilgili bir konu olmadığını" belirtiyor.
Yaralı kurtulan Gazi Erdal Özdemir
E.Ö.: Evet. Bir ara kendime geldim, arkadaşlardan akan kanlar ağzımın içine giriyor. Ondan sonra kafamı çevirdim, tekrar bayıldım, artık sabaha kadar ayılıp bayılıyordum. En son şafak sökmek üzere, Güneş doğmak üzere, arkadaşın birini gördüm, bacağından ve omuzundan yaralıydı. O arkadaşa "İsmail, elbiseni yırt, bacağını sık, kan dinsin" dedim. Elbisesini yırttı, bacağını sıktı, kan dindi. "Biz gidip yardım çağıralım"dediler, onlar gittiler, yardım çağırdılar. Ben tekrar bayıldım, kendime geldiğimde helikopter iniyordu, helikopter bir taş fırlattı, o da ayağıma vurdu. Yaralı kurtuldum. Kendime geldiğimde Diyarbakır'daydım...
"Kan kaybediyordum, ancak bir taraftan da arkadaşımın kanı ağzıma sızıyordu."
Reklam
Erdal Özdemir, belirli aralıklarla Rehabilitasyon Merkezi'ne geliyor. O, 33 arkadaşıyla birlikte kol kola girdi. O, üzerine sıkılan yedi kurşuna rağmen hayatta kalmayı başardı. O, 33 askerimizin şehit edildiği olayın canlı tanıklarından birisi...
Genelkurmay Başkanlığı, bölgede "ZZ operasyonu"nu başlatmıştı. Bingöl ve çevresi pkk'lılardan temizlenene kadar bu büyük operasyon devam edecekti. Çok geçmeden, 30'un üzerinde PKK'lı ölü olarak ele geçirildi. Bunların üzerlerinde askerlerin üniforması da potini de, cüzdanı da çıkmıştı.
Olup bitenlere kimse inanamıyor, askerlerin korumasız, silahsız bir biçimde gönderilmesi konusunda birbiriyle çelişen açıklamalar yapılıyordu.
PKK'lıların 33 askeri şehit etmesi, tüm ülkede büyük üzüntü ve infial yaratmıştı.
Reklam
Muzaffer de bir astsubay ile iki erin yanlarından götürülüşüne tanık olmuştu. Bazıları "Yapmayın, kıymayın" diyorlardı. Beş terörist, elleri bağlı askerleri götürdü. Az sonra silah sesleri duyuldu.
Lanet olsun piç kuruları
Teröristler kendi aralarında konuşuyor, askerlerin etrafında toplanan terörist sayısı da giderek artıyordu. Saat 03:00'a geliyordu. Bir terörist "Hadi tek sıra olun" diye bağırdı. Öbür teröristler de "Hadi, çabuk tek sıra olun" deyip bir yandan askerlere namlunun ucuyla dürtmeye başladılar. Askerler ne olacağını anlamıştı. "Kol kola girin, çabuk kol kola girin" denilmesinin ardından az sonra silahların patlayacağını tahmin etmişlerdi. Ortalık ana baba günüydü. Askerlerin kimisi kelime-i şehadet getiriyor, kimisi "Allah'ım... Allah'ım kurtar bizi!" diyordu. Kol kola girmiş askerlerin karşısında 30-35 terörist bulunuyordu. Hepsinin silahları onlara dönüktü.
"Pusu yerinde otobüsten indirildik."
Hafif bir yokuştan indiğimiz sırada bir makineli tüfeklinin siper almış olduğunu gördük. Bize yolumuza devam edin diye işaret etti. Az ilerde yolun orta yerinde bir kamyon vardı. Kamyon yolu kapatmıştı. Kamyonun yanına varınca durduk. Bizi indirdiler. Yolun sağ ve solu silahlı kişilerle doluydu. Bizi sıraya geçirdiler.
Teröristler minibüsün kapılarını açarken, yolun kenarında mevzilenmiş olanlar da silahlarının namlularını minibüse çevirmişlerdi. İçlerinden birisi, "Kimdir ulan Hadin Ari, çıksın ortaya!" diye bağırıyordu. Kimseden ses çıkmıyordu. Terörist elindeki silahı sağa sola ateşlerken bir daha bağırdı: "Kimse ortaya çıksın. Yoksa hepinizi gebertirim!..." Hadin Ari, "Benim" deyip bir adım öne çıktı. Teröristlerden ikisi koluna girerek onu oradan uzaklaştırdılar. İki gün sonra cesedi bulunmuştu. Vücuduna erimiş naylon yakıp damlatmışlardı. Bıçakla cildinde yaralar açıp üzerine tuz dökmüşlerdi.
600 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.