Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yusuf Kaplan
Türkiye'de pozitivist, ezberci, yetenek öğüten sömürgeci bir eğitim sistemi var. Oysa bütün toplumlar, kendi medeniyet dinamikleri çerçevesinde eğitim sistemlerini kurarlar. Türkiye'de yaşadığımız medeniyet değiştirme serüveni, bizim medeniyet iddialarımızı önce inkâr etmemizle, sonra da yok etmeye kalkışmamızla sonuçlandı. Bunun yıkıcı
Reklam
1943'de Van'da 32 kişinin ölümü ve bir kişinin yaralanması ile sonuçlanan Muğlalı Katliamı ile ilgili yazdığı "Otuzüç Kurşun" şiiri sebebiyle Ahmet Arif, defalarca sorgulanıyor, dövülüyor ve sonunda bir çöplükte ölüme terk ediliyordu. "Şu Bahçelievler'de manyağın biri otuz tane tavuğu çalsa, kesse, ertesi gün ulus gazetesi olayı dört sütün üzerineden verir. Tavuk değil bu yahu 33 tane senin vatandaşın... Hiçbir suçu yok... Tertemiz.. Belki hepimizden daha suçsuz... Kimsesizlikten başka suçu yok. Kimsesiz adamlar o kadar..." işte bu "Otuzüç Kurşun" şiiri yüzünden geldiler götürdüler beni.. Gece sabaha kadar dövdüler. "Oku" dediler, okumadım.. Dövdükten sonra o tellerden aşağı attılar beni. Orda öylece kalmışım. Sabah çöpçüler gelip buluyorlar. Sokak köpekleri gelip gelip kokladılar beni. Ödüm koptu, ölü sanıp yiyecekler diye...
Ahmed ARİF - 33 Kurşun
"Şimdi adını çıkaramıyorum, o arkadaştan özür dilerim. Felsefe hocasıydı. Bir gün yanında iki arkadaşıyla çalıştığım gazeteye geldi. Kendini tanıttı, çay içip konuşuyoruz. O zamanlar TÖS var, Türkiye Öğretmenler Sendikası. Laf aramızda, "Yahu bırakın artık böyle işleri. Doğru dürüst öğretmen olun. İş tutun, evlenin, çoluk çocuk sahibi olun" dedim. Bana, "Anam gibi konuşuyorsun"; diye cevap verdi. Dedim ki: "Ben bunu bir tariz, bir hakaret saymıyorum. Anan böyle konuşuyorsa kurban olayım ona. Onun da ellerinden öperim. Benim de anamdır o kadın. Hapishanecilik bir meslek değil ki yani..." "Bak Ahmed Abi" dedi, "Anamın bir hikâyesi var, sana onu anlatayım. Hapisten çıktık, bizim evde oturuyoruz. Çay, kahve içiyoruz. İşte meyhaneye gidiyoruz geliyoruz 7-8 arkadaş. Hep birlikte hapis yatmışız. Anam, oğlum bırakın bu dedikoduları diyor. Ev-bark sahibi olun, bir işe girin. Arkadaşlardan biri bir gün, `Bak teyze' dedi. `Sana bir şiir okuyayım.' Ve senin "Hasretinden Prangalar Eskittim" kitabını çıkardı, başladı `Otuzüç Kurşun'u okumaya. Anam ne dedi biliyor musun: `Girin ulan, hepiniz hapse girin. Ben hepinize bakarım.'"
33 kurşun
Bu dağ Mengene dağıdır Tanyeri atanda Van'da Bu dağ Nemrut yavrusudur Tanyeri atanda Nemruda karşı Bir yanın çığ tutar, Kafkas ufkudur Bir yanın seccade Acem mülküdür ... Gökte yıldız burcu değil Otuzüç kurşunlu yürek Otuzuç kan pınarı ...
41) Güzel Bir Şey Söyle - Said Yavuz 42) Kurt Bakışı - Süleyman Çobanoğlu 43) Efendim - Ali Ulvi Kurucu 44) İstemem - Fatih Sultan Mehmed
Reklam
Eski ama eskimeyen yara
Eski ama eskimeyen yara Kimi yaralar vardır ki! İnsan bedeninde izi dahi kalmasa da! Hissi kalır. Yaranın yerini ruh ve beden bilir. Her dokunduğunuzda yara yerine; o an’ı yeniden, yeniden ve bir daha yeniden yaşarsınız... Roboski böyle bir “yara”. Hem de toplum vicdanında açılan derin ve eski yara. Ama üzerinde hesaplaşılmadığı için hiç mi hiç
605 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.