Eğer kişi, akıllı ve çalışkan ise takdir et.
Akıllı değil de, çalışkan ise dikkat et.
Akıllı olup da tembel ise ikaz et.
Hem akılsız, hem tembel ise, yaradana havale et!
Peki ama, "benim", derken ben neyi anlatmak istiyorum. Haberimin olmadığı, bilgimin yetersiz ve kısıtlı olduğu, duyularımın sınırlı, algılamalarımın kısıtlı olduğu bir dünyada benim "varlığım" gerçek midir?
Aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki eninde sonunda ödetmesidir. Şu veya bu şekilde... Fakat daima ödersiniz... Hiçbir şey olmasa, bir insanın hayatına lüzumundan fazla girersiniz ki bundan daha korkunç bir şey olamaz...
En iyisi düşünmemekti. Kaçmaktı. Kendi içime kaçmak. Fakat bir içim var mıydı? Hattâ ben var mıydım? Ben dediğim şey, bir yığın ihtiyaç, azap ve korku idi.
Şu hakikati kendi hayatım bana öğretti: İnsanoğlu insanoğlununun cehennemidir. Bizi öldürecek belki yüzlerce hastalık, yüzlerce vaziyet vardır. Fakat başkasının yerini hiçbiri alamaz.
Belki de şahsiyet dediğimiz şey bu, yani hafızanın ambarındaki maskelerin zenginliği ve tesadüfü, onların birbiriyle yaptığı terkiplerin bizi benimsemesidir.