Aslı Gözde Yumruk

hüsran her daim bir baştan çıkarılma sahnesidir, kurtulmaya, sahte çözümler bulmaya çalıştığımız, bizi daha radikal aldanmaların içine sürükleyen bir şeydir
Reklam
Yaşam, insanlar öyle her istediklerini elde edemedi diye değil, arzuları kendilerine hasar vermeye başladığında, istedikleri şey katlanılmaz kayıplara gebe olduğunda trajik bir hal alır
Yasak olmayan hazlar en azından yasak olanlarla kıyaslandığında nispeten zararsızdır. Belli ki hazla zararın bir biçimde ayrılmaz olmasını isteriz; ya da daha ziyade zararlı hazların daha iyi olduğu kanısına ulaşmışızdır (örneğin tutkunun şefkatten daha derin olduğu varsayılır). Bilmediğimiz şey ise, yasak hazlardan ziyade yasak olmayan hazlar etrafında örgütlenmiş bir toplumun neye benzeyeceğidir; bizlerin öncelikle kendimiz ve ardından başkaları için tehlike teşkil ettiğimiz ilkesinden hareket etmeyen ve dolayısıyla bu ilkeyi desteklemeyen bir toplumun neye benzeyeceğini bilemeyiz.
Sayfa 149Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsanı umutsuzluk ve yenilmişlik duygusuna sevk edecek bir şey varsa o da kendi sesiyle konuşmamasıdır; hayranlık beslediğiniz insanların sizin namınıza söz almasına izin vermektir; bize ait olmayan, zorla kabul ettirilmiş hazlara sahip olmaktır
Sayfa 129Kitabı okudu
nasıl oldu da eninde sonunda bizi yenilgi duygusuyla baş başa bırakması muhtemel umutlar beslemek üzere eğitildik, diye sorabiliriz. Mademki yaşadığımız deneyim sürekli artan bir hayal kırıklığından ibaret, o halde muhtemelen hayattan yanlış şeyler bekliyoruz -yani yanlış kültürel idealleri devralmışız- demektir.
Sayfa 129Kitabı okudu
Reklam
İNSANIN HAYATI ne kadar acı dolu olursa olsun -insan hayatın aslında ne denli acı dolu olduğunu düşünürse düşünsün-hayatın tadını çıkarmamızın ya da olabildiğince çıkarmamızın bize yasaklanmış olması da pekâlâ mümkündür. Öyle ki adaletsizlik anlayışımız -kişisel ve daha bariz siyasi şikâyetlerimiz de dahil- son derece basit bir fikre dayanır: Birçok muhtemel hazdan menediliriz. Kuşak farkı denen şeyin sonucu daima budur.
Sayfa 127Kitabı okudu
Yasak ve trajik olan birbirleri için yaratılmıştır. Trajedi bize yasak arzunun gerçekten yasak olduğunu gösterirken, komedi (ve psikanaliz) yasak olmayan yasaklandığında neler olabileceğini gösterir. Aynı zamanda, yasak olanın zihinlerimizi daraltmasına izin verdiğimizde ne olduğunu da gösterir. Bir şekilde acı vermeyen haz fikri -bir acının tedavisi, telafisi ya da mazereti olmayan haz-kelimenin tam manasıyla idrak edilemez olmuştur, bitmez tükenmez kederimize öylesine bağlıyızdır.
Sayfa 110Kitabı okudu
Yasak hazlar tüm dikkatleri üzerlerinde toplamış olabilir, oysa belki de hayatlarımızın daha ilginç ve öngörülemez sürekliliği büyük oranda o sıradışı çeşitlilikleriyle yasak olmayan hazlarla ilgili dile getirilmemiş deneyimlerimizde yatıyordur. Gelişmenin amacı, olabildiğince ihlalkâr hale gelmektense, olabildiğince bağımlı hale gelmek olabilir.
Sayfa 110Kitabı okudu
yasak olan, geleceğe dair belli biçimlerde düşünme hakkının baştan yok sayılmasıdır. Yasak olan gerçekleşmemesi gereken bir geleceğe atıfta bulunur.
Sayfa 106Kitabı okudu
Pragmatistler ve deneyciler şöyle der: "Ben (ya da başka biri) bunu denedi-bu yasak şeyi yaptı- ve kendi standartlarımıza göre bunun korkunç sonuçları oldu. Önem verdiğimiz hiç kimsenin bir daha bunu yapmasına izin vermemeliyiz." Otorite yanlıları ve özcüler ise şöyle der: "Bu kötü, kesinlikle denenmemesi gerek ve tercihen ne düşünülmeli ne de üstüne konuşulmalı. En kötü cezalarımızı bunu ortadan kaldırmak üzere tasarladık."
Sayfa 106Kitabı okudu
Reklam
tüm bu sansür ve yargılama da bizi korkutarak, aslında tamamen antisosyal ve hatta hem kendimiz hem de başkaları için tehlikeli olduğumuza inandırmıştır. Bu debdebeli saçmalık doğruymuş gibi yaşayan tek hayvan biz olmalıyız.
Bir şeyi cezalandırılma korkusuyla yapmamakla yanlış olduğuna inandığımız için yapmamak arasında büyük bir fark vardır. İnsan bir şeyi sırf sonrasında suçluluk hissetmemek adına yapmıyorsa, bu yapmamak için illaki iyi bir sebep teşkil etmez. Gözdağından doğan ahlak ahlaksızdır.
Bilinçsizce de olsa durmaksızın kendi karakterimizi kötürümleştirir ve deforme ederiz. Aslında bu içsel şiddet o kadar amansızdır ki, o olmadığında neye benzeyeceğimize dair hiç fikrimiz yoktur. Kendimize dair neredeyse hiçbir şey bilmeyiz çünkü kendimizi görme şansımız olmadan yargılarız. Yargılanamayan taraflar görülmez de. Onaylama ya da kınamaya maruz kalmayan diğer tüm şeylere ne olur peki?
Freud'un üstben adını verdiği özeleştirel yanımız hatırı sayılır derecede dar kafalıdır; genellikle çok sınırlı bir kelime dağarcığı vardır ve tüm propagandacılar gibi aynı şeyleri tekrar eder durur. Acımasızca gözdağı verir -Lacan ondan "iğrenç üstben" diye bahsetmiştir- bize kendimiz hakkında yeni hiçbir şey söylemez. Kendimizi durmaksızın suçladığımız iki-üç şey vardır ve onlar da son derece tanıdıktır; bozuk plak gibi tekrarlanır durur. Geçmişin bozuk plağı bizi asla şaşırtmaz.
ita-atsizlikten sonra ancak sahte masumiyet olabilir (itaatsizlik an-cak cezalandırılabilir ama yaşanmamış sayılamaz, bu da bize cezanın doğasındaki çaresizliğe dair bir ipucu verir). İtaatinizin neleri şart koştuğunu, size neye mal olduğunu ancak itaatsiz olduğunuzda keşfedersiniz. Kurallar delinmek üzere konduklarından değil, ama onları delerken neden yapıldıklarını keşfedersiniz
813 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.