Hani Mecnun Leylanın bulunduğu yere giderken aklı başında olunca deveyi o tarafa sürerdi. Fakat bir soluk da Leylaya daldı mı kendisini de unuturdu, deveyi de. Devenin de köyde bir köşesi vardı. Fırsat buldu mu geri döner, köye giderdi. Mecnun kendine geldi mi bir de bakar, görürdü ki iki günlük yolu gerisin geriye dönmüş gitmiş. Böylece üç ay yollarda kaldı da bu deve, başıma bela oldu diye bağırıp deveden yere atladı, yaya olarak yürümeye koyuldu.
“Devemin dileği geride, benim dileğim ileride;
Dilekte onunla benim aramda ayrılık var.”
Kitabı beğenmedim. Akaide giriş yapmak için kitap ararken tavsiye üzerine okudum ancak kitap doldurulmaya çalışılırcasına sürekli olarak kendini tekrar ediyor ve başlığın içine başlıktakinden daha fazlası eklenmiyor. Çoğunlukla reddedilen görüşlerden bahsediliyor ve asıl sorulması gereken hususlar cevaplanmıyor. Örneğin kader kısmında cevaplanması gereken şeyler cevaplanmıyor özetle sadece kadere inanmalıyız deniyor. Kaderin tam manasıyla ne olduğundan söz edilmiyor. İbn Teymiyye, Nuri Öztürk vb. Kişilerin yanlış fikirleri söyleniyor ancak doğrusu ifade edilmiyor. Eser için Muhtasarın Muhtasarı denilebilir. Ayrıca özellikle İmam Maturidi ve İmam Eşarinin düşüncelerinden gerekmediği halde bahsediliyor ve o da yarım bırakılıp fikirlerinin tam manasıyla ne olduğu beyan edilmiyor. Yani özetlemek gerekirse kitap tam olarak sadece kavramları öğrenmenizi sağlayabilir. Nasıl inanılması gerekiyor sorusuna kesinlikle cevap vermiyor. Devamlı tekrar eden cümleler bütünü.
Fakat bırakın mesafeler olsun birlikteliğinizde. Bırakın dans etsin göklerin rüzgarları aranızda. Birbirinizi sevin ama aşkı pranga eylemeyin: Bırakın ruhlarınızın kıyıları arasında dalgalanan bir deniz olsun aşk.