Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Esma ALP

Esma ALP
@Alpesma887
Dostoyevski
"Aslında insanı en çok acıtan şey ; hayal kırıklıkları değil. Yaşanması mümkünken, yaşayamadığı mutluluklardır."
Reklam
120 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
“Küçük Kadınlar” romanındaki olaylar, Amerika İç Savaşı sırasında geçiyor. Kitap yaşamak için umutlarını yitirmeden ayakta kalmaya çalışan dört kız kardeşi anlatıyor. Meg, Beth, Amy ve Jo yoksuldurlar ve bir banliyöde yaşarlar. Küçük kızların babaları savaşa gidince anneleri onlara bakar. Bu dört kız kardeşin karakterleri ve ruh yapıları
Küçük Kadınlar
Küçük KadınlarLouisa May Alcott · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201713,5bin okunma
637 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Olaylara bakan gözlerle değil de hiç kimsenin önemsemediği küçük ayrıntıları bir zincir misali birleştirip suç vakalarını alışagelmiş dışında çözüyor diyebilirim. Bir nevi işlenen suçu çözmede tümevarım yöntemini kullanıyor demek doğru olur. Sherlock Holmes ve Dr. Watson dostluğu da hep şaşıran taraf Dr. Watson olmuştur. Benimde tabi onunla birlikte " Nasıl yani? " dediğim zamanlarda olmuştur. Olayların perde arkasına odaklanması, vakaları suç üstü yapacak duruma getirmesi ve bunun sonucunda kendi içinde yaşadığı haz görülmeye değer.
Sherlock Holmes - Bütün Romanlar
Sherlock Holmes - Bütün RomanlarArthur Conan Doyle · Ren Kitap · 2017710 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
976 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
56 tane birbirinden enteresan davayı konu alıyor. Kronolojik olarak gitmiyor davalar, karma bir biçimde verilmiş Doktor John Watson tarafından kaleme alınmış okuyucu ile çok sıcak bir dil kullanılmış, her davanın başında neden bu davayı seçtiğini de anlatması ayrı güzel olmuş. Her ne kadar davalarının sansasyonel olmadığını iddia etse de benim için başlıklar gayet ilgi çekici, vakalarda heyecan uyandırıcıydı.
Sherlock Holmes - Bütün Hikayeler
Sherlock Holmes - Bütün HikayelerArthur Conan Doyle · Ren Kitap · 20191,066 okunma
336 syf.
10/10 puan verdi
Kitapta Herbie'nin ailesine değinilmiş. Bu merak ettiğim bir konuydu. Ama Caliastra onun teyzesi değilmiş. Aslında biraz şüphelenmiştim çünkü bir ara onun kim olduğunu ve adını bildiğini söylüyor ama devamını getirmiyor. Fakat bizim saf Herbie'miz Violet'in dediklerini hiç düşünmüyor ve Caliastra'nın teyzesi olduğuna inanıyor sırf çok başarılı bir sihirbaz diye ve şu gemi bileti yüzünden. Ancak gelin görün ki Violet haklı çıkıyor. Bu arada Karakasvet canavarı bir hayalet. İnsanların gölgelerini, içinde durduğu feneri tutan kişinin isteği doğrultusunda çalan bir hayalet. Violet, Caliastra ve ekibi, Doktor Deryadeniz, Fosil Hanım ve Jenny Hanniver'ın gölgelerini Sebastian Yılanbalık'ın yönlendirmesiyle çalıyor. Sebastian Yılanbalık demişken adam üç kitaptır ölecekte biz yeni kötüler göreceğiz. Adam dokuz canından onunu kullandı ama yok yine ölmedi. Burada da Kukla Ustası olarak yani Caliastra'nın ekibinde pandomim sanatçısı olarak çalışan Rictus olarak çıktı karşımıza. Adamın ölmemesine hem gülüyor hem de kızıyorum. İnşallah bu sefer yanan tiyatroda ölmüştür de Festergrimm'de yeni kötü görürüz. Kitabın son sayfasında Festergrimm'in karekodla ön okuması var. İsterseniz bakabilirsiniz. Favori karakterlerim Erwin ve Kurgeç. Erwin'i mantıklı olmasından, Kurgeç'i de canlı gibi olmasından dolayı seviyorum. Keşke parçalanmasaydı. Umarım Herbie onu tamir eder. O kadar çok üzülmüştüm ki o bölümde. Caliastra Herbie'ye bir teklif sunuyor fakat Herbie Tuhaf Deniz Kasabası'nı tercih ediyor. Bence doğru olanı yaptı...
Shadowghast - Karakasvet
Shadowghast - KarakasvetThomas Henry Taylor · Genç Timaş Yayınları · 2021651 okunma
Reklam
·
Puan vermedi
Fosil Hanım sahil tarayıcılığı yaptığı bir gün bir şişe buluyor. Fakat boğulma tehlikesi yaşıyor. Doktor Deryadeniz de onu buluyor ve otelde müdahale ediyor. Bu sırada Herbie ve Violet gizlice olanları izliyorlar. Balıkçılar, bu şişenin bir "Kasvet" meselesi olduğunu ve onların alması gerektiğini söylüyorlar. Fosil Hanım şişeyi kendisi için istiyor. Doktor Deryadeniz ise müzesi için istiyor. Fakat Leydi Kraken' in söylemiyle şişe Herbie' ye teslim ediliyor. Ne de olsa o Kayıp Eşya Sorumlusu. Sahibini o bulmalı. Ve maceraları böyle başlıyor. Ben bu kitabı Malamander' den daha çok beğendim. Hikayemize yeni eklenen Blaze harika bir karakter. Kitabın sonunda bizim tabirimizle "Koca Kapüşonlu' nun" kim olduğunu öğreniyoruz. Bas baya şok oldum. Ve söylediği şeyler... Üçüncü kitabı heyecanla bekliyorum. Üçüncü kitapta büyük ihtimalle Herbert' ın ailesinin gizemi ortaya çıkacak. Daha Violet' in ki sonuçlanmadan başka bir gizem! Bu kitapta Herbie Violet' ten daha ön plandaydı. Betimlemeler hiç sıkmadı yani çok akıcıydı.
Gargantis
GargantisThomas Henry Taylor · Walker Books · 20201,059 okunma
320 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitap konu bakımından çok zengin ve akıcı. Sıkılmadan okunabilecek, bazılarınızın ‘çerez’ dediği tarzda bir kitap. Ana karakter Herbert Limon Tuhaf Deniz Kasabasının Büyük Natalius Otelinde kayıp eşya sorumlusudur. Bir gün mahzeninde otururken bir beresi ve kıvır kıvır saçları olan Violet adında bir kızın camına vurmasıyla başlar büyüleyici hikaye. Violet 12 sene önce kaybolan anne ve babasını aramaktadır. Violet’in babası Peter Parma Malamander adında ürkütücü bir deniz canavarına olan düşkünlüğüyle bilinmektedir. Kasaba sakinlerinin anlattıklarına göre Peter Parma ve Violet’in annesi bir kış gecesi Malamander’in peşinden gitmesi sonucundan kaybolmuştur. İkili Violet’in ailesine ne olduğunu bulmak için dehşet verici bir maceraya atılırlar.
Malamander
MalamanderThomas Henry Taylor · Genç Timaş · 20202,524 okunma
40 syf.
·
Puan vermedi
"Ay Işığı Sokağı" kitaptaki beş kısa öyküden ilki. Almanya'ya kalkan gece trenini kaçırdığı için tanımadığı bir yerde, hiç hesaba katmadığı bir gün geçiren bir adamın hikayesi. "Leporella" kitaptaki ikinci ve en güzel öykü. 39 yaşındaki yabani bir hizmetçinin hikâyesi. Yazarın inatçı, umursamaz, sert mizaçlı ve duygusuz olarak betimlediği bu karakterin yaşadığı basit bir olay üzerinde sarsıcı bir etki yapar. O günden itibaren efendisine bir köle gibi itaat eden bu hizmetçinin kölece bağlılığı sonucu girdiği karanlık çıkmaz anlatılır. "Nişan" 1810 yılında İspanya'daki savaşta yaralanan bir albayın yaşam mücadelesini konu alır. Çaresizliğiyle birlikte umudunu diri tutan bu albayın yazgısı merak edilerek sayfaları çevirilecek heyecan verici, gerilimli bir öykü. "Leman Gölü Kıyısında Olay " ve "Avare" öyküleri diğerlerine nazaran daha sığ olsa da edebi dili açısından okunmaya değer öykülerden. İki öykünün de ana teması ümitsizlik. Vatanına döneceğine dair umutlarını kaybeden bir Rus savaş esiri ile kendini çıkmaz bir döngüde hisseden umutsuz bir öğrenci, hikâyelerinin sonunda aynı kaderi paylaşır. Hikayelerin hemen hepsinde ağır melankolik bir hava hüküm sürer. Yazar çizdiği gerilimli ve karamsar tabloyu hikâye boyunca devam ettirir ve vurucu bir sonla noktayı koyar.
Ay Işığı Sokağı
Ay Işığı SokağıStefan Zweig · Dokuz Yayınları · 201967,3bin okunma
80 syf.
·
Puan vermedi
Zengin, her şeyi elde eden bir adamın bu zenginlikten doymuş olmasından dolayı hissizleşmiş ve hiçbir şeyden heyecanlanmaz hale gelmiştir. Bir gün bir suç işlemesiyle içindeki insani duygular tekrar gün yüzüne çıkıyor. Adam insanlara yardım etmenin, onlarla sohbet etmenin mutluluğuna varıyor. O olağanüstü geceden sonra hayatı bambaşka ilerliyor.
Olağanüstü Bir Gece
Olağanüstü Bir GeceStefan Zweig · Dokuz Yayınları · 2019144,2bin okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
Kitabın ana konusu kocasını kaybetmiş Mrs. C'nin tatilde karşılaştığı kumar borcundan intihara sürüklenen bir adamın hayatını kurtarmak için yaptıklarını anlatması ve sonrasında maruz kaldığı muameleyi anlatmasıdır. Arka planda siyasi mesajlar içerse de ben incelememde bu konuyu atlayıp tutku konusunu ele almak istedim. Başarılı bir eğitimden geçen genç, amcasının at yarışında kazandığı parayı görünce kolay para kazanmanın ardına düşer. Babasının harçlık olarak yolladığı parayı kumarla katlayarak zengin olma yolunda ilerler. Zamanla kazandıklarını kaybedip sırf daha fazla kazanmak için hırsızlık yoluna bile düşer.
Bir Kadının Yaşamından 24 Saat
Bir Kadının Yaşamından 24 SaatStefan Zweig · Dokuz Yayınları · 2019127,1bin okunma
Reklam
64 syf.
·
Puan vermedi
Bilinmeyen bir kadından bilinen bir adama yazılan bu mektup sevgisiz ve sadakatsiz geçen bir ömrü kaleme almış. Yaş küçük, aşk kapıda ve sevdiğin kişi sadece kapı altından bir ayak sesi... Bir hayatı bir zarfa sığdırmış, halinden memnun, yaşama çocukluğundan ruhen veda etmiş bir kadın kaç kişiye nasip olur bilmiyorum. Seviyorsun, unutluyorsun tanınmayan bir yüz haline geliyorsun ve sevdiğin insanın yüzünü her insanda görüyorken, sevdiğin insan senin yüzünde hep tanımadığı farklı yüzler görüyor. Evine giriyorsun, hayatına dokunuyorsun, şansın varsa bir iki kelime konuşup nefesini hissediyorsun şansın yoksa uzaktan izleyip ölmeye devam ediyorsun. Bir ölümü bir kelime ile anlatabilirsin ama kağıtlara dökülen ölmeyi dinlemek kolay değil. Ellerinde titreme, gözlerinde buğulanma ve vazonda artık gül yoksa her şeyin sonuna geldiğini anlıyorsun. Bir sabah uyanıp o vazoyu boş görmek artık asla dolmayacağının bir belirtisidir. Her gece farklı koku alıp aynı şeyi yapan bir erkek en fazla tanımadığı kadın ölene dek sevilir sonrası yalnızlık ve boş vazo... Karşılıksız sevmek cesaret ister bana göre. Onu başka insanlarla görmek, evinde farklı kokular almak ve bunu sindirmek, bir de her yıl gönderdirğin o güller başka ellere de dokunuyorsa cesaret vazgeçilmez bir hal alıyor. Güzelsin, gençsin, sevdiğin insandan büyük bir hatıra ama tek bir insan aklında... Bunun ne demek olduğunu şuan okuyan bazı arkadaşlar anlamıyor çünkü yaşamadan bazı şeyler anlaşılmıyor. Bilinmeyen kadın bu yüzden sevilmeyi değil sevmeyi tercih etmiş.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Dokuz Yayınları · 2019225bin okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
Bir Malezyalı, herhangi bir sıradan, kendi halinde adam içkisini içiyor... Ruhsuz, ilgisiz, donuk bir biçimde oturuyor oracıkta... tıpkı benim odamda oturduğum gibi... sonra ansızın ayağa fırlıyor, hançerini kapıyor, sokağa fırlıyor... dosdoğru koşuyor, dosdoğru... nereye gittiğini bilmeden... Yoluna ne çıkarsa, insan olsun hayvan olsun, hançerini saplıyor, akan kan onu daha da çıldırtıyor... Ağzı köpürüyor, kudurmuş gibi uluyor... ama koşuyor, koşuyor, koşuyor, ne sağa bakıyor ne sola, acı acı haykırarak, elinde kanlı hançeriyle, korkunç koşusunu sürdürüyor... Köylerdeki insanlar bu Amok koşucusunu hiçbir gücün durduramayacağını bilirler... o gelirken uyarmak için ‘Amok! Amok!’ diye haykırırlar ve herkes kaçışır... ama o bunları hiç duymadan koşar, görmeden koşar, önüne çıkanı devirir... sonunda kuduz bir köpeği vururcasına vurup öldürürler onu ya da o ağzından köpükler çıkararak yere yığılıp kalır..."
Amok Koşucusu
Amok KoşucusuStefan Zweig · İndigo Kitap · 2017111,8bin okunma
80 syf.
·
Puan vermedi
Kitabın okuma keyfini kaçırmadan özetlemek gerekirse kitap Zweig'in kendisi olduğundan şüphelendiğim anlatıcı konumunda bulunan karakterle dünya satranç şampiyonunun bir gemi seyahatinde yollarının kesişmesiyle başlıyor. Satranç şampiyonu para almadan maç yapmayan ve sosyal olarak kendisine ulaşılması kolay olmayan birisi olduğu için ana
Satranç
SatrançStefan Zweig · Dokuz Yayınları · 2021237,5bin okunma
64 syf.
·
Puan vermedi
Kocasını aldatan Irene, sevgilisinin metresinin uyguladığı şantajlar karşısında utanmayla karışık korkuya kapılır. Bu korku onu ele geçirir ve şantajcısına boyun eğer. Her isteğini yerine getirmesine rağmen şantajcı her seferinde daha fazlasını ister. Çünkü bir kere boyun eğmiştir artık. Korktuğunu göstermiş, onu cesaretlendirmiştir. Böylece günden güne hem maddi hem de manevi kayıplar yaşamaya başlamıştır. Sokağa çıkamaz, kocasının her hareketinde ve konuşmasında ima arar olmuştur, kendini neşeli göstermeye çalıştıkça hareketleri sunileşmiştir, değişmiş ve bu değişimi herkes tarafından farkedildiği için üzerinde baskı hissetmeye başlamıştır. Üstelik kocasının kendine karşı şefkatli davranışları ona kendini daha kötü hissettirmiştir çünkü bu onun çektiği azapları azaltmak yerine artırmıştır. İtiraf etmek, af dilemek istemiş ancak bu gücü kendinde bulamamıştır. Korkuyla yaşamayı da beceremeyince son çare olarak ölüme başvurmuştur.
Korku
KorkuStefan Zweig · Dokuz Yayınları · 2019103,1bin okunma
112 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Küçüklerin büyük dünyası, büyüklerin küçük dünyası. Aslında küçük ve büyük gibi sıfatlar kullanınca bile bir sayı kısıtlaması içine girmek durumunda kalıyoruz. Bu kitabı kendi hayatıma göre küçük hissettiğim bir zamanımda okuduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Kitapta küçüklerin hayal dünyasının genişliğiyle büyüklerin akıllarının salt
Küçük Prens
Küçük PrensAntoine de Saint-Exupéry · Can Çocuk Yayınları · 2015235,3bin okunma
212 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.