Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Anıl Yılmaz

Anıl Yılmaz
@Anilyilmaz_writer
Sıkı Okur
Yokuş
Etrafımda sadece Öldürülmek İsteyen Bir İnsan, Öldürmek İsteyen Bir İnsan, boş bir Tabut, açık bir Mezar ve bu dördünün istekleri var. Öldürülmek İsteyen İnsan onu öldürecek olan kişinin duygularını, Öldürmek İsteyen İnsan ise öldürdükten sonra hangi duyguya sahip olacağını merak ediyordu. Tabut kullanılmak, Mezar da bir an önce kapanmak istiyordu. Bu dört istek birbirine ne yapacaklarını bilmeden bakıyor, öylece duruyordu. Bu duruşun bitmesi içinse ilk olarak Öldürmek İsteyen İnsan’ın harekete geçmesi gerekiyordu. Çünkü bütün bu istekler onun hamlesiyle başlayacaktı. Bu yüzden diğer üçü beklerken o, yanında duran cinayet fikriyle konuşuyordu.
Reklam
Yokuş
İntihar fikri parçaları yöntemi içinde mi barındırıyordu yoksa yöntem girdiği zihinle birleşince mi oluşuyordu, bilmiyorum. Şu an tek bildiğim Kendini Gırtlaklayan İnsan'ın boğazını oldukça kararlı sıktığıydı. Vücudunun refleksleri bile bu kararlılık karşısında çaresiz kalıyor, amacın gerçekleşmesine sessizce boyun eğiyordu. Bu sayede de içindeki hayatı çıkarabildiği kadar dışarıya çıkarıyor, sevinçle can çekişebiliyordu. Tabutun İçindeki İnsan ise içerideki havanın bir an önce bitmesi için sabırsızlanıyor, yardım etmenin verdiği mutlulukla içerideki havayı bir an önce bitirmek için olabildiğince hızlı nefes alıp veriyordu. İkisinin de içinde oldukça az hayat kalmıştı...
Yokuş
Yokuş
Yokuş
Buzdaki yansımadan arkamdaki yalnızlığı görüyorum. Ve hemen aklımdan geçenleri fark ettiğini anlıyorum. Yani bir küreğe dönüşüp Soru İşareti Olmaya Çalışan İnsan’ı oradan kurtarmak isteyebileceğimi... Oysa bunu ben de henüz tam düşünmemiştim. Gerçi kürek olmak şu an insan olmaktan daha elverişli olabilirdi. Üstelik düşünebilen ve onu kimsenin tutmasına ihtiyacı olmayan bir kürek… Böylelikle onu saplandığı buzdan kurtarmak için kendi kendime yetebilirdim. Önemli olan olabilmekti. Bütün ruhumla bir kürek olduğumu hissetmeliydim. Soru İşareti Olmaya Çalışan İnsan’ın yalnızlığı arkasında olduğuna göre insan ruhu asla bir nesneye dönüşemiyordu. Bu durumda benim bir kürek gibi hissetmemi hiç kimse engelleyemezdi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yokuş
Bu insan, bir adım yükseklikteki pencereden atlamasına rağmen buza yapışıp kalmıştı. Bu durumda İnsan, “pencereden atlamak” kelimesinin verdiği yükseklik hissini kabullenenlerden olmalıydı.
Yokuş
İntihar fikri parçaları yöntemi içinde mi barındırıyordu yoksa yöntem girdiği zihinle birleşince mi oluşuyordu, bilmiyorum. Şu an tek bildiğim Kendini Gırtlaklayan İnsan'ın boğazını oldukça kararlı sıktığıydı. Vücudunun refleksleri bile bu kararlılık karşısında çaresiz kalıyor, amacın gerçekleşmesine sessizce boyun eğiyordu. Bu sayede de içindeki hayatı çıkarabildiği kadar dışarıya çıkarıyor, sevinçle can çekişebiliyordu. Tabutun İçindeki İnsan ise içerideki havanın bir an önce bitmesi için sabırsızlanıyor, yardım etmenin verdiği mutlulukla içerideki havayı bir an önce bitirmek için olabildiğince hızlı nefes alıp veriyordu. İkisinin de içinde oldukça az hayat kalmıştı.
Yokuş
Yokuş
Reklam
Yokuş
Çıplak İnsan, özneleşmenin verdiği güvenle sağ kulağına sürekli bir şeyler fısıldıyor; bir yandan da göz ucuyla üzerine doğru gelen duvarı izliyordu. Duvarsa her şeyden habersiz içgüdüsüyle ilerlemekten başka bir şey yapmıyordu. Ancak insana üç adım kala ve hiç beklemediği bir anda en pürüzlü yerine öyle ateşli bir öpücük aldı ki olduğu yerde çakılıp kaldı.
Yokuş
Yokuş
Yokuş
Etrafımda sadece Öldürülmek İsteyen Bir İnsan, Öldürmek İsteyen Bir İnsan, boş bir Tabut, açık bir Mezar ve bu dördünün istekleri var. Öldürülmek İsteyen İnsan onu öldürecek olan kişinin duygularını, Öldürmek İsteyen İnsan ise öldürdükten sonra hangi duyguya sahip olacağını merak ediyordu. Tabut kullanılmak, Mezar da bir an önce kapanmak istiyordu. Bu dört istek birbirine ne yapacaklarını bilmeden bakıyor, öylece duruyordu. Bu duruşun bitmesi içinse ilk olarak Öldürmek İsteyen İnsan’ın harekete geçmesi gerekiyordu. Çünkü bütün bu istekler onun hamlesiyle başlayacaktı. Bu yüzden diğer üçü beklerken o, yanında duran cinayet fikriyle konuşuyordu.
Yokuş
Buzdaki yansımadan arkamdaki yalnızlığı görüyorum. Ve hemen aklımdan geçenleri fark ettiğini anlıyorum. Yani bir küreğe dönüşüp Soru İşareti Olmaya Çalışan İnsan’ı oradan kurtarmak isteyebileceğimi... Oysa bunu ben de henüz tam düşünmemiştim. Gerçi kürek olmak şu an insan olmaktan daha elverişli olabilirdi. Üstelik düşünebilen ve onu kimsenin tutmasına ihtiyacı olmayan bir kürek… Böylelikle onu saplandığı buzdan kurtarmak için kendi kendime yetebilirdim. Önemli olan olabilmekti. Bütün ruhumla bir kürek olduğumu hissetmeliydim. Soru İşareti Olmaya Çalışan İnsan’ın yalnızlığı arkasında olduğuna göre insan ruhu asla bir nesneye dönüşemiyordu. Bu durumda benim bir kürek gibi hissetmemi hiç kimse engelleyemezdi.
Yokuş
Arkamdaki küçük odada ise Elinde Bavul Olan Bir İnsan, sürekli ileri geri yürüyor; arada bir bavulu açıp içinin boş olduğunu gördükten sonra tekrar kapatıyordu. Ardından da elinde saat olarak kullandığını tahmin ettiğim tahta yelkovana bakarak bir şeyler mırıldanıp yeniden yürümeye başlıyordu. Odaya biraz daha dikkatli baktığımda gördüğüm şey duvarların giderek bir birine yakınlaşmasıydı. Duyduğum şeyse yelkovanın ses çıkarmasıydı. Bu durumda uzak olmayan bir yerde akrep ve saniye de olmalıydı.
Yokuş
Çok geçmeden sol gözüm duvara saplı olan iğneyi fark ediyor. Bir zaman önce duvarın en yumuşak yerine ona acı vermek için saplamış olmalıydım. Tek elimle ağzıma iyice bastırıp diğeriyle onu duvardan çıkarıyorum. Şimdi hızlıca ağzımı dikebileceğim bir şeyler bulmalıyım. İlk gördüğüm şeyse iki duvarın kesiştiği yerde kuruyup kalmış bir kelime. Zamanın birinde defterin içinden yanlışlıkla düşüp duvarların arasında sıkışıp kalmıştı. İlk başta ona ne yapacağımı bulamamış, daha sonra da sıkılmasın diye sürekli okumuştum. Fakat tekrar tekrar okunmaktan dolayı anlamını kaybetmeye başladığı için bunu yapmayı bırakmış, ona yepyeni bir anlam vermeyi denemiştim. Farklı bir şeyi ifade etmekse onu oldukça heyecanlandırmış, verdiğim anlamı üzerinden attıktan sonra hemen yeni bir anlam vermemi istemişti.
Reklam
Yokuş
Buharlaşmak İsteyen İnsan kararını kesinleştirmiş, kendini güneşe bırakarak büyük bir istekle erimeye başlamıştı. Ancak sıvı hâlini bir kabın içinde toplayıp hep beraber bir bulut olmak gibi bir niyeti yoktu. Her bir su damlacığı hâlinin başka başka bulutlarla birleşmesini istiyordu. Yalnızlıksa verdiği küçük suflenin böyle bir çağrışım yapmasından şaşkına dönmüş, insanının yağmur damlacıklarına dönüştüğü zaman onu nasıl takip edeceğini düşmeye çalışıyordu. Bense neden erimediğimi ve başka pek çok şeyi düşünmeden yokuşun artan eğimine doğru yürümeye devam ediyorum. Sıcaktan dolayı da anlamımın gitgide kaybolduğunun farkındayım.
Yokuş
Yelkovan en sonunda boşa dönmenin bir şey ifade etmediğini anladı. Yavaşça akrebe bağlanıyor. Akrep ve Yelkovan'ın birleşmesi saniyenin umurunda bile değil. Kendisine ihtiyaç duyulduğunun farkında, çılgınca dönmesini sürdürüyor. Akrep ise zamanın asıl belirleyicisi olduğunu göstermek için onu yok saymaya devam ediyor. Ancak başka bir saat diliminden kopup gelen bir saniye ona dâhil olmak isteyince sırf diğer saniyeye gücünü göstermek için isteksizce de olsa onun bu isteğini kabul ediyor. Böylelikle duvarın üst kısmında ve bütün parçaları olması gereken yerde olan bir saat meydana geliyor. Yedi saniye sonra da beni varlığına tamamen ikna edip büyük bir gururla buradan çıkış vaktimin geldiğini gösteriyor.
Yokuş
İntihar fikri parçaları yöntemi içinde mi barındırıyordu yoksa yöntem girdiği zihinle birleşince mi oluşuyordu, bilmiyorum. Şu an tek bildiğim Kendini Gırtlaklayan İnsan'ın boğazını oldukça kararlı sıktığıydı. Vücudunun refleksleri bile bu kararlılık karşısında çaresiz kalıyor, amacın gerçekleşmesine sessizce boyun eğiyordu. Bu sayede de içindeki hayatı çıkarabildiği kadar dışarıya çıkarıyor, sevinçle can çekişebiliyordu. Tabutun İçindeki İnsan ise içerideki havanın bir an önce bitmesi için sabırsızlanıyor, yardım etmenin verdiği mutlulukla içerideki havayı bir an önce bitirmek için olabildiğince hızlı nefes alıp veriyordu. İkisinin de içinde oldukça az hayat kalmıştı. Ve ölümlerine saniyeler kala da sadece Kendini Gırtlaklayan İnsan bir şeyi yanlış yaptığını fark edebildi.
Yokuş
İçime sinen bir çöp kutusu bulmam gerektiğini biliyorum ne var ki nota ayağımın dibinde durduğu için yürümekte kararsızım. Onda beni çeken bir şey var. Öncelikli olarak hangi nota olduğunu oldukça merak ediyorum. Bunu öğrenmek için de yokuşun kenarına beş adet birbirine paralel çizgi çekip beklemeye başladım. Notada herhangi bir kıpırdanma yok. Bir eksiklik olduğunu en başından beri biliyordum fakat bile bile hata yapmanın zevkini tatmak istemiştim. Bu zevki tattıktan sonra da çizgilerin başına çizebildiğim en güzel sol anahtarını çizip beklemeye koyuldum. O da kısa sürede sol anahtarının kokusunu alarak yavaş yavaş çizgilerin üzerine doğru gelmeye başladı. Çizgilerin arasında biraz dolaştıktan sonra da yerini bulup durdu. Bir “...” notasıydı bu.
Yokuş
İyice alçalmaya başlayan çizgiler yüzünden insanlar kendilerini boylarına göre uzun veya kısa cümleler olarak görüyor. Ve neredeyse hepsi bir an önce bitmek için sonlarına koyacak nokta arıyor. Ancak Soru İşareti satırlarının sonuna gelerek durduğu için işleri oldukça zorlaşıyor. Soru İşareti hangi insan satırının altında bir kaç saniye dursa hemen tekmelerle kovuluyor ama bu bir kaç saniye bile onların "acaba cevabım ne?" sorusunu sormalarına yetiyor.
240 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.