Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Aoi

Aoi
@Aoii
Öğrenci
12 okur puanı
Haziran 2016 tarihinde katıldı
536 syf.
·
Puan vermedi
Başlangıç
BaşlangıçDan Brown
8.4/10 · 22,3bin okunma
Reklam
74 syf.
·
Puan vermedi
Ecstasy Öyküleri
Ecstasy ÖyküleriFrederic Beigbeder
5.4/10 · 36 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Akşam vakti yine burada, gündüzden kalma birsürü kokunun içinde, aile uykuya çekilir. Yani mümkün olduğunca çok sayıda insan bir yatağa sığışır (yatakları varsa tabii); kalanlar yere kıvrılır. Hayatları aydan aya, yıldan yıla böyle geçip gider; çünkü evden tahliye edilmeleri durumu haricinde, hiç tatil yapmazlar. Bir çocuk öldüğünde -ki Doğu Yakası çocuklarının yüzde elli beşi, daha beş yaşına gelmeden öldüğünden, bu her zaman olasıdır- ceset aynı odada durur. Aile çok fakirse, ceset toprağa verilebilene dek bir süre odada kalır. Gün boyunca yatakta bekler, geceleyin aile yatacağı zaman masaya konur; sabah olunca aile kahvaltısını edebilsin diye, ölü tekrar yatağa alınır. Bazen cesedin, yiyecekler için kiler niyetine kullanılan rafa yerleştirildiği de olur. Daha birkaç hafta önce Doğu Yakası’ndaki bir kadının başı derde girmişti; çünkü çocuğunun toprağa veremediği ölüsünü bu şekilde üç hafta boyunca bekletmişti. Betimlediğim tarzda bir oda, ev değil bir dehşettir; bu evlerden meyhaneye kaçanları suçlamamak, onlara acımak gerekir. Londra’da aile aile bölünmüş halde tek göz odalarda yaşayan üç yüz bin insan vardır.
Reklam
İkisi de gözlerini kaldırımdan ayırmaksızın yürüyor ve konuşuyorlar, arada bir eğilip yerden bir şey alıyor, bu arada yürüyüşlerinin hızını hiç kesmiyorlardı. Sigara yada puro izmariti topladıklarını düşündüm ve bir müddet yerden ne aldıklarına hiç dikkat etmedim. Sonra gördüm. Çamurlu, balgam dolu kaldırımda gördükleri portakal ve elma kabuğu parçalarını, üzüm çöplerini alıp yiyorlardı. Erik çekirdeklerini dişleriyle kırıyor, içlerini çıkarıyorlardı. Bezelye büyüklüğündeki ekmek kırıntılarını, ne olduğu anlaşılmayacak denli kirlenip kararmış elma koçanlarını toplayıp ağızlarına atıyorlar, çiğneyip yutuyorlardı. Bunlar tanrının senesi 1902’de, 20 Ağustos gününün akşamı saat altıyla sekiz arasında dünyanın gördüğü en büyük en zengin ve en güçlü imparatorluğunun merkezinde yaşanıyordu.
Her insan tektir, her bireyin kendi özellikleri, içgüdüleri, farklı beğenileri, istekleri, serüven biçimleri vardır. Ancak, toplum her zaman belirli davranış kurallarını herkese empoze etme eğilimindedir, tek tek insanlar ise neden bu kurallara uymak zorunda olduklarını merak etmezler. Bunları kabullenirler, tıpkı yazı makinesi kullananların belirli bir klavyeyi en doğrusudur sanarak benimsedikleri gibi. Saatin yönünü sorgulayan biriyle karşılaştınız mı hiç?
110 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.