Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

AYCAN

İnsan için mevki, servet ve şöhret gaye değildir. Gaye olan mutluluktur. Mutluluğun şartı ise insanın kendi içi ile uyumlu yaşamasıdır.
Reklam
Yolları yürümek Eve geri dönmek Ve her şeyi görmek sanki ilk kez görür gibi.
Sayfa 196Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kararsız adımlarla yürüseniz de, daha iyisini yapacağınıza inansanız da yolunuza devam etmeyi göze alın. Sahip olduğunuz olanakları, önünüzdeki sınırları kabul edecek olursanız, geleceğe emin adımlarla ilerlersiniz. Buna karşılık, sınırlarınızı yadsıyacak olursanız, bunlardan asla kurtulamazsınız.
“Bir kusur alışkanlık haline geldiği zaman onunla mücadele etmek zordur” dedi Richard Crowley.” Ama bizi yeni davranışlara, kararlara, seçimlere zorladığında, bunca çabaya değmediği gerçeğinin bilincine varırız”
Reklam
Büyükbaba ile Büyükanne birbirlerini anlıyorlardı ve dolayısıyla seviyorlardı. Büyükanne, yıllar geçtikçe anlayışının derinleştiğini ve ölümlü insanların düşünebileceği ya da açıklayabileceği şeylerin ötesine geçtiğini sandığınız söyledi dolayısıyla buna “kandaş olmak” diyorlardı. Büyükbaba onun döneminde “kabile insanlarının” anladığınız ve anlayışla baktığınız insanlar anlamına gelen dolayısıyla “sevilen insanlar” anlamına geldiğini söyledi. Ama insanlar bencilleştiler ve sözcüğü yalnızca kan akrabaları anlamına indirgediler ama aslında hiçbir zaman sözcüğün bu anlama gelmesi düşünmemişti.
Geleceğe yatırım yapmak, geleceğe umutla bakmak demektir. İnsanoğlunun gündelik mutluluğu çoğu zaman geleceğe dair umutlarının olmasına bağlıdır.
Çünkü tüm farkındalıklar iyidir diye düşündüm, dünyada en iyi şekilde hareket edebilmek için koşulların gerçekten nasıl olduğunu anlamak gerek.
Kendi sonunu kendin belirleyememek, seni yerinden söküp atacak rüzgarın ne zaman geleceğini bilememek çok asap bozucu olmalıydı
Bizi bataklığa sokan ve olduğumuz yere yapıştıran şey bizi alıkoyar. Çamura saplandığımızda ve yapışıp kaldığımızda bazen botlarimızı orada bırakmamız gerekir ya da yaşamımızı.
Reklam
Derler ki, müzik güzelse, verdiği tat bütün duygulara ayak uydurur. Mutlu insan, melodilerde mutluluğu, hüzünlü insan hüznü bulur.
Issız diyar hareketi sevmez. Hayat buna karşıdır, çünkü hayat, hareket demektir.
İnsan türünün en önemli, özelliği sınırlarını genişletebilmelisin.
Nereye gitmek istediğimizi belirleyebilmek için, bizi oluşturan öze ve neleri başarmak istediğimize bakmamız gerekir. Hedefimize erişmemizi sağlayacak en iyi yolu ancak böyle bulabiliriz. Dr. Olivier Sacks, New Yoker’ da yayımlanan “ Altered States”( Değişen Durumlar) makalesinde şöyle der: “ Günü gününe yaşamak insanoğluna yeterli gelmez; bizler aşıp taşmak, coşmak, kaçmak isteriz; anlaşılmaya, anlayışa ve açıklamaya gereksinim duyarız; taşanlarımızdaki kalıpları etraflıca görebilmemiz gerekir. Umuda, gelecek duygusuna ihtiyacımız vardır. Günbegün gelişen teknolojimizle, teleskoplar ve mikroskoplarla veya zihinsel olarak bambaşka dünyalara giderek kendimizi alabilmemiz ve çevremizdeki ortamdan uzaklaşabilmemiz için, özgürlüğe( veya en azından özgürlük yanılsamasına) gereksinimiz vardır.”
Hasan Ali Yücel Atatürk’ ü ve O’ nun ideallerini en iyi anlamış olan, en yaratıcı şekillerde ve en korkusuzca uygulama sahasına geçiren takipçisiydi. O’ nun 1946 yılında milli eğitimimizin başından uzaklaştırılması ile Türkiye kendini bugün içinden kurtulmaya çalıştığımız felaket girdabının kenarında buldu.
Sayfa 116Kitabı okudu
Dostum, düşüncelerini ve yaşamını iyileştirmek için zamanın olmadığını söylemek otomobil kullanırken benzin almak için durmaya zamanın olmaması gibi bir şey. Bu sonunda seni yarı yolda bırakacaktır.
Sayfa 64
Reklam
Cartier Bresson için fotoğraflanan an, ansaldır, saniyenin binde biridir ve Bresson, o anın peşinden sanki vahşi bir hayvanın izini sürüyormuşçasına koşar. Strand içinse fotoğraflanan an, süresi ideal olarak saniyelerle değil, ömrün tümüyle ilişkisine göre ölçülen, biyografik ya da tarihsel bir andır. Strand bir anın peşine düşmez, ancak bir öykünün anlatılmasını ısrarla ister gibi o anı doğmaya çağırır.
Bir insan ne kadar çok el zanaatı öğrenip bunları uygulamayı becerirse, Güneş Devleti insanları onu o kadar çok takdir eder onurlu, saygın biri yerine koyarlar. Bu yüzden de, bizler zanaatkarları biraz aşağı görüp hiçbir zanaatı öğrenmemiş, boş oturup tembellik eden ve tembellikleri sürsün, zevkleri keyifleri bozulmasın diye bir sürü köle tutmuş olanları saygı duyulacak soylu kimseler yerine koyduğumuz için, bizimle alay etmektedirler.
“Yaratıcılık sıradan bir şeyin sıradan olmayan bir biçimde farkına varmaktır.” Dewitt Jones
Sayfa 109Kitabı okudu
Peki ya daha verimli, daha keyifli, daha iyi, daha güzel ve başka ‘daha’ ların olduğu bir akış mümkünse? Aynı yoldan gitmenin “Daha….” bir yolu varsa! Belki yolunuzda ve akışınızda yapacağınız ufacık bir değişim bu daha’ katı size getirecekse? Üstelik yaratıcı düşünme için bu akışı da kullanabilirsiniz. Olur yani. Çünkü yaratıcılık söz konusu olduğunda olmaz diye bir şey yok. Yaşam ve yaratıcılık, kutudaki bütün boya kalemlerini kullanmakla ilgilidir. Çünkü hayat yaşadığımızdan çok daha fazlasıdır…