“Einmal ist keinmal,”. Sadece bir kere olan şey, diyor Alman özdeyişi, hiç olmamış sayılır. Yaşanacak bir tek hayatımız varsa eğer, onu hiç yaşamamış da olabiliriz, fark etmez.
We have calcium in our bones, iron in our veins, carbon in our souls and nitrogen in our brains.93 percent stardust, with souls made of flames, we are all just stars that have people names. -Nikita Gill
Yüklerin en ağırı ezer bizi, onun altında çökeriz, bizi yere yapıştırır bu ağırlık. Öte yandan her çağda yazılmış aşk şiirlerinde, kadın erkeğin bedeninin ağırlığı altında ezilmeyi özler. O halde yüklerin en ağırı aynı zamanda yaşamın sağladığı en şiddetli doyumun da imgesidir. Yük ne kadar ağır olursa, yaşamlarımız o denli yaklaşır yeryüzüne, daha gerçek, daha içten olur.
“Bir kadınla sevişmek ve bir kadınla uyumak iki ayrı tutkudur, sadece farklı değil aynı zamanda da zıt tutkular. Aşk çiftleşme arzusunda (sonsuz sayıda kadına kadar uzanabilecek bir tutku) duyurmaz kendini, uykuyu paylaşma arzusunda duyurur (tek bir kadınla sınırlı olan bir arzu)."
Belki de artık arkadaşlığımız, iki kişinin birbirleriyle kelimelerden çok sessizlik içinde konuşabildikleri evreye erişmişti. Gerginliğin, rahatsız edici konuşmaların, arkadaşlığı gösteriş yapan, yüzeyde bırakan dramatik dakikaların yerini zaman içinde sevgi dolu bir sessizlik alır.