Nerede tükettin ömrünü? Bir hareketin hatırası, bir tutkunun işareti, bir maceranın parıltısı, güzel ve firari bir cinnet geçmişinde bunların hiçbiri yok; hiçbir sayıklama senin ismini taşımıyor, seni hiçbir zaaf onurlandırmıyor.
İz bırakmadan kayıp gittin; senin rüyan neydi peki?
Aşırı koşturulmaktan korkunç biçimde hararetlenince güdüsel olarak damarlarını ısıran ve böylece soluklanan safkan atlardan söz edilir. Çoğunlukla hissedişim böyledir, bir kan damarı açmak istiyorum, bana sonsuz özgürlüğü verecek.
Albert Camus: Kendimi yengeç gibi hissediyorum Simone.
Simone Beauvoir: Sebebi nedir?
Albert Camus: Yengeçler denizde yaşar ama yüzemez. Ben de nefes alabiliyorum ama dünyaya bir türlü ayak uyduramadım sanırım.
Ölümden sonra hayat fikriyle kendimi teselli edemiyorum, çünkü ister hoş olsun isterse nahoş, sonu olmayan varoluş fikri benim için sonlu varoluş fikrinden çok daha ürkütücü.
Aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki eninde sonunda ödetmesidir. Şu veya bu şekilde... Fakat daima ödersiniz... Hiçbir şey olmasa, bir insanın hayatına lüzumundan fazla girersiniz ki bundan daha korkunç bir şey olamaz...
Hayri Beyefendi, bizim Hayri, sizin Hayri, dalgın Hayri... Ne kadar çok Hayri var. N'olur birkaçını yolda eksek. Herkes gibi ben de bir tek insan, kendim olsam.