'' Tanımlamak sınırlamaktır.''
Kitapta duygularıma en iyi tercüman olan cümle kesinlikle budur kesinlikle. Şunu söylemeliyim ki kitabı kesinlikle okumalısınız. Kitabı bitirdiğim zaman boşluğa düşmedim desem yalan söylemiş olurum. Kitabın son sayfasını okuduğum zaman içimden ‘vay be’ dedim. Bir şeyi kolay kolay beğenmeyen biri olarak beni fazlasıyla etkileyen bir kitap oldu kendisi.
Kitapta ön planda Dorian Gray, Lord Henry ve Basil Hallward var. Basil’in Dorian Gray’e olan hisleri bana eşcinselce geldi ve şunu da eklemek isterim ki Basil benim için fazla sönük bir karakter. Belki sönük olmasını kendini sanatıyla bağdaştırabilirim lakin bende öyle büyük hisler uyandıramadı.
Lord Henry ile Dorian Gray’in ilişkisi bana biraz öğretmen- öğrenci, baba-oğul ilişkisi gibi geldi. Lord Henry söylediği bazı şeyler bazı zaman kitabı bırakıp düşünmemi sağlayan şeylerdi. Lord Henry’yi sevip sevmemek konusunda kararsızım. Kadınlar hakkındaki kötü çıkarımları yüzünden onu sevemiyorum lâkin söylediği birçok şeyin de altını çizdiğimi itiraf etmeden geçemeyeceğim.
Kitap boyunca Dorian Gray’in güzelliği övülüyor hatta Dorian Gray bile kendisinden etkileniyor. Açıkçası ben pek Dorian Gray’in güzelliğinden etkilenmedim. Kitapta Dorian’ın güzelliğinden bahsederken -belki çok bahsedilmesinden kaynaklı- gözümde bahsedildiği güzelliğe ulaşamadı.
Kitap Dorian’ın saf bir gençten ahlaksız, kibirli bir insana dönüşümünü çok güzel anlatmış. Kitabın sonu da gayet tatmin edici bitmişti. Kesinlikle yıllar sonra bile dönüp okumak istediğim bir kitap olmuş.