Ayşe

Ayşe
@Aysssss
Bu metin la dilinden otomatik olarak çevirilmiştir. Orjinali Göster
Alea iacta est! Vanitas vanitatum homo. Taedium Vitae Ne çıkar siz bizi anlamasanız da Evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar Eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da youtu.be/Q2y30POltkg youtu.be/N0cKkVMyL_A
"Hayatı nüanslarıyla birlikte kucaklamak is­teyenler zihinlerini otomatik fotoğraf makinesi gibi kullanarak bir yere varamazlar; ancak görüntü kompozisyonunuzu tasarlayarak ışık ve gölgeyle oynayarak ilgi çekici bir resim elde etmeyi umabilirsiniz."
Reklam
"...Bugünkü kadar yakından bakıldığında anne-babalar hiç de öyle korku ve dehşet uyandıracak gibi görünmezler; neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilen otoritelerden çok, daha fazla DNA üretmek için körlemesine çırpınıp duran DNA yığınlarına benzerler."
Sayfa 361Kitabı okudu
"Hayatın birinci gerçeği, itaatin asla güvenceye alınamamış ve in­sanların ne zaman minnet duyup ne zaman duymayacaklarının her za­man belirsiz kalmış olmasıdır."
Sayfa 357Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"....Minnet duygusu, ailelerin dağılıp git­ mesini engellemekte uzun zaman kısmen etkili oldu, her zaman tut­mayan bir zamk gibi. Ne var ki Tanrı’nın bile minnet görmediği Batı’da babalar daha başarılı sonuçlar elde edemediler. Kinizm, haset ve alaycılık minnetin çöküşünü hızlandırdı: Bazıları, minnet duy­gusunun arkasında daha büyiik menfaatlere dönük gizli ümitlerden başka bir şey olmadığını söyleyerek onu tu kaka ettiler, bazıları da onu insanların başkalarından aşağıda olmaktan duyduğu nefrete bağladı; o kadar büyüktü ki bu nefret, insanlar minneti bir intikam biçimi olarak kullanıyorlardı, kendilerine yapılan iyiliklere keyiflerinden değil, altta kalmanın azabına katlanamadıkları için karşılık veriyorlardı. Bernard Shaw şöyle demişti: “Size minnettar kalınması hoşunuz gider mi? Benim gitmez. Merhamet sevgiyle ilişkiliyse, minnet de işte o öbü­rüyle ilişkilidir.”"
Sayfa 357Kitabı okudu
"... Babalar Tanrı muamelesi görmek için yanıp tutuşmuş, ama evlatlar kendilerine buyrulanı nadiren tam olarak yerine getirmişlerdir. Bu yüzden, evlatların babalarını hayal kırıklığına uğratarak neden ol­dukları öfkeyi hafifletmenin yollarını aramak gerekmişti. Çinliler, tam bir çözüm değilse de, geçici bir çare buldular: Hiç değilse görünüşü kurtarmak, ebeveyne hürmeti görgü kurallarının bir parçası haline ge­tirmek. Konfüçyüs, körü körüne itaatin imkânsız olduğunu biliyordu. “Oğullar babalarını beğenmezler,” diye yazmıştı. Ayrıca, mantıksız davranan babaların oğullarına şunu nasihat etmişti: Şikâyet etmekten vazgeçmese de, babasına karşı saygı gösterilerini iki misline çıkarmalıydı; uzlaşma mümkün değilse, oğul babanın itibarını sars­mamak, herkesin ortasında onurunu kırmaktansa arkasını dönüp gitmeliydi. Böylece saygı veya sözde saygı, bir tören haline getirildi. Bu nedenle, yabancı bir gözlemci, bir yandan ana-babaya karşı çıkmanın Çin’de en büyük suç sayıldığı ve her türlü kusurun dönüp dolaşıp ana- babaya hürmetsizliğe dayandırıldığı izlenimine kapılabilir, ama aynı zamanda “Çinli çocukların doğru dürüst terbiye almadığını, itaat nedir bilmediğini” düşünebilirdi."
Sayfa 356Kitabı okudu
Reklam
Reklam
6,5bin öğeden 46 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.