Kendi üzerimize sağanak kuruntular serpiştiririz. Diğerleri tarafından anlaşılma kaygısı hücrelerimizce o kadar kabul görmüştür ki, yaşam amacı nisbetinde savunduğumuz bu melun deprenişlerin kendi varoluşumuzun eseri olmadığını anlamamız için bir kaç ömür gerekir. Hangi gülümseyişe tutunuyorsanız, hangi gözyaşı ile birlikte aşağı süzülüyorsanız ya da hangi gerçekliğin sarsıntısıyla irkildiğinizi düşünüyorsanız bilinki Varlığınız orada üstü açık unutulmuş bir mezardır. Birilerine benzemek bize atadan genlerle bulaşmış bir hastalık ve ilkin ataya benzemeye çalışırız. Bedbahtlığın teyidi bize takdir kaynağı olarak görünür. Bu haliyle her insan kendi yükünden habersiz bir taşıyıcıdır. Geçmiş olanı gelmemiş olanla mühürleme telaşı... Kendine ait bir kılıfa sahiptir sadece; taşıdığı ten...
Mehmet