"Herkesin bir yıldızı var ama kimseninki
birbirine benzemiyor. Yolcular için pusula,
kimileri için ufak tefek bir ışık, bilginler için
çözülmesi gereken bir sorudur yıldızlar.
Sözünü ettiğim işadamına göre ise altından
başka bir şey değildirler. Gelgelelim bütün bu
yıldızlar suskundur. Yalnız sen, herkesten ayrı
göreceksin onları.”
“Ne demek istiyorsun?”
“Onlardan birinde ben oturuyorum, ben
gülüyorum diye geceleri gökyüzüne baktığında
sana bütün yıldızlar gülüyormuş gibi gelecek. Gülmeyi bilen yıldızların olacak senin."
"Sizin Dünya’da insanlar,” dedi Küçük
Prens, “bir bahçede beş bin gül yetiştiriyorlar;
yine de aradıklarını bulamıyorlar.”
“Bulamıyorlar,” dedim.
“Oysa aradıkları tek bir gülde, bir damla
suda bulunabilir.”
“Doğru,” dedim.
"İnsanlar hızlı trenlere biniyorlar ama ne
aradıklarını bildikleri yok. Koşuyor,
heyecanlanıyor, dönüp duruyorlar,” dedi.
Sonra ekledi:
“Bunca çabaya değse bari...”