'' Gerçekten bizler , intiharın gerekliliğine inanmış ama onu uygulamaya karar veremeyen bizler , kimiz ? En zayıf , en tutarsız , düpedüz söylemek gerekirse ; delinin , rengarenk dilenci torbası gibi aptallığını peşi sıra sürükleyen en aptal insanlar değil de neyiz ?"
Bir şeylerin arafındayım, ne sıkı sıkıya bağlı olduğum bir ümit, ne bir duygunun sıcaklığı ne de bir inanmışlığın kudreti var içimde; rüzgarsız bir havada kanatlanmaya uğraşan bir şeytan uçurtmasıyım, boşluğun ta kendisiyim ya da fazlası ile kendimle doldum; galiba iyiyim.
“Sesimi yükselttim ve hiçbir noktaya,hiçbir dünyaya ait olmadığımı söyledim. Çizgim mizgim,eksim artım,solum sağım yok dedim,meraklı salaklara. Yalnızca ben varım,bir imgeye,bir sözcüğe yansımış bir suret olarak,yalnız ben. İşte bu kadar…”
Arzum gitmek, hiçbir şey düşünmeden, sözler vermeden gitmekti. Hayat hiç durmadan peş peşe dizilen trenlerden, yollardan, gemilerden ibaretmiş gibi. Derdimi nasıl anlatacağımı bilemiyordum. Hep daha uzağa gitme arzusu. Ama asla geri dönülemeyecek kadar uzağa. Hep ilerlemek.