Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Birgül Boyacı

"Dehşete düşürme metodu, moral bozmaya yönelik temel tekniklerden biridir. Doğruca taktiğin kendisinden kaynaklanır. Gerçekte işleyiş çok basittir: Kişiyi dayanabileceği noktaya kadar belirsizlik içinde tut ve beklentilerini yok et... Önce sert disiplin kuralları uygulanır. Bu kuralları da kendileri koyarlar. Çelişkili, daha doğrusu birbirine zıt haberler yayınlar veya yayarlar. Toplumu gerebildikleri ölçüde gererler. Moral değerler ve geleceğe ait umutların çöktüğü sırada birden strateji değişir. Bu kez de, geleceğe yönelik iyilik ve güzelliklerle dolu mesajlarla insanların beynini yıkarlar. Bir çelişkiler yumağı oluşur böylelikle. İnsanların gizli amaçlarını kavramaları bir yana, bilinçleri tamamen bulanıklaşır. Bireyler bir sonraki evrede önlerine sürülen asıl plan kabullenmeye hazır duruma gelmişlerdir. Öyle bir ortam oluşur ki, kesin hedef ve amaçlara sahip olan kişiler bile doğru karar verme iradesini yitirip, ruhsal çatışmalar içinde paralize olurlar. Bu son aşamadır zaten, geriye planların tümüyle hayata geçirilmesi kalır.
Reklam
%12 (32/264)
Dijital Tapınak
Dijital TapınakHaluk Özdil
9/10 · 153 okunma
280 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Küllerin Günü
Küllerin GünüJean-Christophe Grangé
7.5/10 · 2.603 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Niemans arabasından inip kiliseye doğru yürüdü. Tuhaf bir şekilde kendini güçlenmiş ve canlanmış hissediyordu. Burada Tanrısını buluyordu, çocukluğu boyunca ona telkin edilmiş ve onun gözündeki güven verici etkisi hala devam eden Tanrı’yı. Onun bu duygusunu pekiştirmek ister gibi çanlar çalmaya başladı... Bir anda manevi bir duygu çatıların üzerinden, duvarlardan, eşiklerin altından dökülüyormuş gibi geldi ona. Dünya birden yeniden uyuma, evrensel tutarlılığa kavuşuyordu. Resimlerle, heykellerle, altın rengi ve kırmızı kıyafetler giymiş din adamlarıyla dolu çocukluğunun uyumu... Aslında, Tebliğcilerin mütevazı ve katı Tanrı yönelimi onu korkutuyordu: Bu görünmez, ne yüzü ne de sınırları olan Tanrı oldukça eziciydi ve bu Hrıstiyanların katılığında insanlık dışı bir şey vardı. Çocukluğunda ona öğretilmiş inançla bu bağnaz uzlaşmazlığın hiçbir ilgisi yoktu. Bu da, her pazar günahlarını bağışlatmak için kudas ayinine katılan ve yardım kutusuna para atan yaşlı burjuvaların inancıydı...
Reklam
Olduğum yerde olmak istemiyorum ama olduğum yerden çıkıp gidemiyorum da. Şu an yasadığım her şey o günlerin aynısı. Evde olmak istemiyorum, ama her akşam eve dönüyorum. İşte olmak istemiyorum ama her gün işe gidiyorum. Bir şey beni hep dışarıya çekiyor. Hiçbir yere ait hissedemiyorum kendimi. Hiçbir eve, hiçbir aileye, hiçbir topluluğa. Hiç arkadaş grubum olmadı benim mesela. Bir futbol takımı tutmadım. Bir siyasi partiyi desteklemedim. Bir derneğin, bir hayır kurumunun üyesi değilim. Bir memleketim yok, oralı hissetmiyorum. Apartman toplantılarına bile gitmedim, o apartman beni ilgilendirmiyor, oraya ait değilim. Sadece orada oturuyorum. Ve ben bu hali armut ağacının tepesinden beri üstümde taşıyorum.
Onların ağırlıklarını hiç unutmayacağını sanıyorsun ama unutuyorsun sonra ve baska birinin yeni doğmuş bebeği korkutucu derecede zayıf, kırılgan geliyor, aklından bile geçirmemeye çalışsan da, sanki henüz dünyaya tutunamamışlar gibi.
Sayfa 133Kitabı okudu
Şimdi düşünüyorsun da bir tür büyü bu, sevilen birine giysi örmek onu güvende tutmak için atılan her bir ilmik.
Sayfa 133Kitabı okudu
Bebekleriniz oldu mu bir daha asla gerçekten uyuyamazsınız, derler, bebekler nihayet uyumaya başladıktan sonra bile.
Gidip oğluna bakman lazım. Bu akşam senin yatağında, bebek gelene dek alıştığı şekilde uyumak için yalvardı durdu. Olur diyecektin az kalsın. Sen de bunu biraz istedin aslında, onun yumuşacık bedeninin sıcaklığı , ten hiçbir sınır oluşturmuyormuş gibi seni ta içinden kucaklaması. Ama tamam deseydin hiçbirinizin iyi uyuyamayacağını biliyordun: Bebek onu uyandırır, o da bebeği uyandırırdı; kız onu görüp sabah olduğunu, oyun vaktinin geldiğini sanırdı, bu yüzden kararına bağlı kaldın.
Reklam
buradasin işte, dört kişilik bir ailede çocuklu bir annesin. Olduğun veya olmayı hayal ettiğin bütün o insanlar. Tanıdığın, sevdiğin ve sevmekte olduğun bütün o insanlar. Hayatında bu haline hayretle bakabilecek dönemlerin oldu; hayran olup Evet, kabul ediyorum, evet, diyebileceğin başka dönemlerin de.
Sayfa 132Kitabı okudu
Birgül Boyacı
@Birgulaydin·2024 okuma hedefini ekledi.
2024 OKUMA HEDEFİ
4/30 kitap - %13 tamamlandı
4 kitap okudu
30 kitap
904 sayfa
0 inceleme
9 alıntı
9 günde 1 kitap okumalı.
Sessizliğin uğultusu sanki kulaklarımı rehin almıştı. Sisten hiçbir şey seçilmez durumdayken hemen önümde viran taşlarla örülmüş bir cephe görüyordum. Bu cephe kerpiç evimin duvarlarını andırıyordu. Başta eğreti bulduğum, yaşamaya utandığım, her yeni güne buradan taşınacağım umuduyla yeniden uyandığım kerpiç evim... Tüm kötülüklere ve zorlu hayat koşullarına karşı direndiğim, kolay yıkılır görünen ama dirençli bir cephe. Dünyanın bir kapısından girip diğer kapısından çıktığımda öğrenmiştim; hırslarımız yenik düştüğümüz en büyük düşmanımızdı. Yahut güzel günlerin hayali ile yanıp tutuşurken, kötü günler ömrümüzün başka evrelerine nüksetmesin diye çabalayıp durmakla kaçırıyorduk en güzel anlarımızı. Çocukluk çağlarımızda gelen talihsiz yaşam, ara sıra güzelliklerini sunsa da beni ölüm döşeğime kadar takip etmişti. Bu yüzden ben ömrümü bir savaşın içinde sürdürmüştüm.
118 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.