“. Az ilerdeki elma ise mart güneşine aldanıp çiçeğe erken durmuş, ani bastıran soğuk la don yemişti. Dudaklarına alaycı bir gülümseme gelip yerleşir ken, tıpkı bizler gibi, diye düşündü Ahmet Reşat, azıcık ışık görünce hemen sevinen ve sonra da elleri böğründe kalan, enayi elma ağacı!”