Daha önce hiç bu kadar az sayfalı bir kitap için bu kadar çok araştırma yapmamıştım.Elinize bir tas alıp daldırıyorsunuz kovanın içine her seferinde suyun içinde bir başka madde var.Kitabın içinde sanat tarihi,felsefe,1918 devrimi, hiciv,mitoloji,müzik ne yok ki.Neredeyse her okuduğum satırın altını çizip yanına notlar aldım.Neredeyse yeni bir kitap yazacaktım.
Christop Spengemann zekasına ve birikimine hayran kaldım.
Kesinlikle okunması gereken bir kitap.
Gabriel Garcia Marquez gerçekle hayali birleştirip o güzel anlatımıyla bizlere ulaştıran sihirbaz.Bu defa da Albaya Mektup yok kitabını okudum.Okurken, albayın ve karısının o evde tek başlarına degillerdi.Ben de oradaydim.Hem oğullarının acısını gem yoksullukla verdikleri mücadeleyi onlarla birlikte yaşadım.Albayla beraber her cuma günü postacının yolunu gizledim bir umut emekli maaşı gelir diye.Evdeki eşyaları satmaya giderken onlarla beraber ben de utandım.Distum dediği kişilerinin para içinde yüzerken oğlundan kalan tek yadigar horozu ucuza kapatmaya çalışmalarına ben de içerirdim.Ama kızdım da aynı zamanda albaya bu kadar da ezik durduğu için.Koca bir ömrü bir maaşı bekleyerek geçirdiği ve yaşamı kaçırdığı için.
Siz kaçırmayın bu kitabı okuyun bence.