Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ceren Bayram

Ceren Bayram
@Ccerenbayram
İyi hissettiren şeylerin peşini bırakmayın anitsayac.com/?year=2021
224 syf.
7/10 puan verdi
10 yaşında bir çocuktu Amir, Çetnik soyundan geldiğini öğrendiğinde. Belki de koşup oynarken, yani çocukluğunu yaşarken asıl ailesinin yanında yaşadığı kişiler olmadığını annesinin onu doğurduktan Sonra bırakıp kaçtığını öğrenmemesi gerektiği bir yaşta öğrendi. Bir nefret çocuğuna dönüşmüştü birkaç dakika içerisinde, o günden sonra mutlu olmayı beceremedi Amir. Ne yaparsa yapsın mutluluk onu sıyırıp geçiyordu, ta ki bunun bir son olması gerektiğini düşünüp bir psikiyatriste gidene kadar... Yaşadığı farkındalık geçmişe takılıp kalmak yerine ileriye bakmasını sağlayacaktı, ki öyle de oldu. Önce yüzleşmekten korktuğu duygu ve düşüncelerle, sonra da insanlarla tanıştı ve bu yüzleşmeler sonrası yaşadığı rahatlama onu tekrar hayata döndürdü. Toplumdaki dışlanmaları, azınlıkların ezilişini, insanların yaşadığı işkenceleri ve onların sonuçlarını çok güzel incelemiş yazar. Kitabı okurken sanki Amir'in yanı başında, Amir'in yaşadığı her şeye birebir şahit oluyormuşsunuz gibi hissettiriyor. Bu da yazarın vermek istediği tüm duyguları tek tek derin derin hissetmenizi sağlıyor.
Ben Amir
Ben AmirSinan Akyüz · Alfa Yayıncılık · 2023642 okunma
Reklam
152 syf.
8/10 puan verdi
Romanın kalıplarını yıkıyor Nihan Kaya, bitirilmemiş hikayeler; hikayeler arasında kurulamayan bağlar, kitabın sonunda açıklığa kavuşuyor. Hayat dediğimiz şey hiçbir zaman tamamlanmıyor aslında, ölüm var; yarım kalıyor, eksik kalıyor. İşte bu yüzden hiçbir hikayeye bir son yazılmıyor... Her hikaye birbirinden bağımsız görünüyor, hepsi birbirinden birer parça barındırıyor. İnsanın olduğu her yerde biraz acı var ve de umut. Acılar da hayat gibi bir yerde yarım kalıyor, umut başlıyor; umut yarım, acı ortaya çıkıyor. Kadın evde de aşkta da Sibirya'da da köyde de aynı şeye işaret ediyor. Acı çekiyor, dışlanıyor, seviliyor, dövülüyor, öldürülüyor; yine de yeniden doğuyor, yine doğuruyor, yeniden var oluyor. Döngü aynı, isimler olaylar farklı olsa da. İsyan ediyor, haykırıyor, bazen sadece susuyor çünkü biliyor, dünya etrafında dönmüyor. Yine de doğuyor küllerinden, var olmaya devam ediyor...
Kırgınlık
KırgınlıkNihan Kaya · İthaki Yayınları · 20171,042 okunma
176 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 saatte okudu
~Efsun~ "Bu, iyilerle kötülerin savaşı. Aslında insan bu savaşı kazanması için gerekli olan ilahi bilgiye doğuştan sahip. Ama insan unutur.İnsan kelimesi üns ve nisyan kelimelerinden türemiştir.Yani, unutan ve hatırlayan.Her insan unutmuş olarak doğar, ölene dek de unuttuklarını hatırlamaya çalışır." Mübarek bir zat olan babasının ölümünden sonra diğer alemleri merak eden çırak, bunun için bir Efsun hazırlamaya karar verir. Bu ilimlerde ustalaşmadan farklı alemlere gitmenin ne gibi sonuçlar doğuracağını bilmeden bu alemlerde yalnız başına gezerken buluverir. Başta amacı insana unuttuğunu hatırlatmak ve iyiliği yaymak iken dünyevi isteklerine kapılıp oradan oraya savrulur... Bir gün içinde bitirdiğim bu kitapta olaylar çok hızlı ve akıcı şeklilde ilerliyor. Okurken çok keyif aldım, lakin biraz daha detaylı ve daha yavaş ilerleseydi daha çok keyif alabilirdim, çabucak bitmesine üzüldüm çünküTop ve tüfekle yapılan savaşların dönemi çoktan bitti.Şimdi çok daha tehlikeli, çok daha acımasız bir savaş sürüyor:Mistik Güçlerin Savaşı!..
Şebnem Pişkin
Şebnem Pişkin
Efsun
EfsunŞebnem Pişkin · Astrea Yayınları · 201137 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
481 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 saatte okudu
"Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına, ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak. Kimi insanın yüreği karanlık, kimininki aydınlıktır. Geceyle gündüz gibi! Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama! Kendini koru kızım, insanlara karşı kendini koru!" Uzun zaman sonra bir Livaneli ile dönüş yapmak çok güzel Sayfa sayısı fazla olmasına rağmen kısa sürede bitirebiliyorsunuz çünkü çoook akıcı. Karakterler o kadar güzel tasvir edilmiş ve olay akışı o kadar güzel yazılmış ki kitabı okumuyor, kitabı yaşıyorsunuz. Bazıları mutsuz sonla bitiyor gibi görebilir ama bence tüm karakterler için mutlu bir son yazılmış. Max'in Nadia'ya olan aşkı şu soruyu canlandırıyor kafamda "Böyle aşklar sadece romanlarda mı olur?.." Kitabın içeriğini anlatmıyorum çünkü hepiniz okumalısınız ve kitabı yaşamalısınız. Yeri geldiğinde Max, yeri geldiğinde Nadia, yeri geldiğinde Maya olmalısınız. Struma'ya binmeli, o gemiyi beklemelisiniz. En önemlisi de sevmeyi, sevilmeyi tatmalı ve aşkın peşini bırakmamalısınız...
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136,5bin okunma
168 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
~Engereğin Gözü~ Merhabalar, 🌼 Uzun süredir okuduğum kitapları paylaşma ve yorumlama fırsatı bulamıyordum, son okuduğum kitap ile arayı kapatmaya çalışayım😊 Kitap, Osmanlı'da bir valide sultanın iktidar hırsı ile kendi oğullarına yaptıklarını, padişah oğlunu bir odaya kapattırıp 7 yaşındaki torununu tahta geçirmesini siyahi bir harem ağasının ağzından anlatması şeklinde kaleme alınmıştır. Siyahi harem ağasının odaya kapatılan padişah ile olan bağının yoğunluğu, kendisini hanedandan biri olarak görmesine ve bu doğrultuda hayaller kurmasına sebep olurken aynı zamanda bunların gerçekleşmeyecek hayaller olduğunu düşünerek kendi içinde çatışmasınına da sebep olmuştur... Açıkçası tarih kitaplarını pek sevmem ama daha önce duymadığım, okumadığım bilgilerin yazılı olduğu kitap bende o kadar merak uyandırdı ki bitirmek için sabırsızlandım doğrusu. Çoğu zaman adını çokça duyduğumuz padişahların yanı sıra, diğer padişahların hayatlarında neler olup bittiğinin de aslında tarihte önemli yer tuttuğunu gözlemleme ve fark etme fırsatı sunan bir kitap Engereğin Gözü. Tarihsel olayların çoğu dışarıdan bir gözlemci olarak ya da devlet büyüğü tarafından kaleme alınmasına rağmen bir harem ağası gözünden, kaleminden işlenmiş bu kitap, sadece taht mücadelesini değil, duymamış olabileceğiniz birkaç hikayeyi de barındırıyor içinde, örneğin Zühre yıldızı...🌟 Livaneli'nin diğer kitapları gibi bu kitabı da kendine has özellikler barındırıyor. 1997'de Balkan Edebiyat Ödülü almış bu kitabı okumanızı tavsiye ederim, şimdiden keyifli okumalar. Sağlıkla, kitaplarla kalın🍀
Engereğin Gözü
Engereğin GözüZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201916,3bin okunma
Reklam
272 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Oscar Wilde'ın muhteşem eseri Dorian Grey'in Portresi... Dorian'ın güzelliği o kadar güzel tasvir edilmiş ki, adı her geçtiğinde kitaptan fırlayıp gözlerimin içine bakıyor gibiydi. Çağın üstünde bir güzelliği olan ve her girdiği ortamda gençliğiyle, güzelliğiyle dikkatleri üstüne topluyor Dorian. Ve elbette bu güzellik hiç solmasın istiyor, her faninin isteyeceği gibi. Lakin Dorian kimine göre şanslı, kimine göre şanssız olarak nitelendirilecek bir değiş tokuşun baş karakteri oluyor. Hayat bir süreçtir ve ilerlemesi gerekir. Doğmamız, büyümemiz, olgunlaşmamız ve yaşlanmamız doğanın ve toplumun kaçınılmaz kuralıdır ve bazı kurallar çiğnenmemelidir. Dorian gençliğinin ve güzelliğinin gitmemesini dilerken çiğneyeceği kuralın farkında değildir, bu da onun kendi sonunu hazırlamasına neden olacaktır... Bir de kitabımızda ressam Basil vardır ki, onun canını yakan şey, taparcasına baktığı, hayran olduğudur. Sahi, en çok canımızı yakan her zaman en sevdiğimiz değil midir? Neredeyse hepimiz birer Dorian olmak için yaşarız, lakin birer Basil olarak veda ederiz hayata. Gerçi, Dorian olmak mı, Basil olmak mı daha az yorar, yaralar insanı, bunu hiçbir zaman bilemeyiz. Ama şunu unutmamak gerekir ki, dışarıdan güllük gülistanlık görünen ömürler, içeriden kemiren fareler dolu olabilirler. Anda yaşamanın değerini bilmek dileğiyle...
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202373bin okunma
512 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Merhabalar merhabalar, uzun süredir okumak için cebelleştiğim ama fırsat bulup okuyamadığım Şah Mat ile sizlerle birlikteyim Suç psikiyatristi olarak polise destek veren Claps, çok zorlu bir katille karşı karşıyadır. Polisle satranç oynayan bir katilin yaptığı her hamle, bir insan hayatına mal olmaktadır. Sesini duyurabilmek için cesur gazeteci Greta'yı kullanan katilin en büyük amacı unutulmamasını sağlamak ve çevreye korku yaymaktır. Tam anlamıyla bir satranç oyunu gibi kurulan ve sonraki hamleleri gözden kaçırmamak gereken bu cinayet serileri polislerin, suç psikiyatristi Claps'in ve Greta'nın başını çok ağrıtacaktır... Cinayet romanlarını oldum olası sevmişimdir, cani olduğum için değil, sıradan bir olay yazmak yerine kurgusunun güçlü olması ve ustaca kaleme alınması gereken bir tür olduğu ve bunu başaran yazarlara hayran kaldığım için... Mario Mazanti'nin güçlü bir kalemi olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda kitaplarını önermeden geçmek elde değil, ben okurken keyif aldım, eminim siz de keyifle okuyacaksınızdır. Şimdiden iyi okumalar
Şah Mat
Şah MatMario Mazzanti · Sonsuz Kitap · 20167,6bin okunma
284 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Livaneli bu kitabında, paşa torunu olan Osmanlı kadını Leyla Hanım'ın doğup büyüdüğü yalıdan atılması ile başına gelenleri kaleme almıştır. Dedesinden kalma evinden elinde tapusu olmasına rağmen atılan Leyla Hanım, adalet yürüyerek gelecekmiş gibi yalının kapısında birkaç gün oturur ve adaleti bekler. Çoğunluğunun Leyla Hanım'ın elinde büyüdüğü mahalle sakinleri yardım etmek istese de gururundan ödün vermez ve beklemeye devam eder. Beklemekten yorgun düşmüş bir halde iken gazeteci Yusuf, onu kendi evine, Cihangir'e davet eder. Beklemenin bir işe yaramayacağını anlayan Leyla Hanım, Yusuf'un evinde bir süre misafir olmaya karar verir. Yusuf ile birlikte yaşayan asi kız Roxy, Leyla'nın eve gelmesine çok kızar ama bir süre sonra bu duruma alışır. Osmanlı kadını Leyla Hanım, Cihangir'in karmakarışık insanlarını, gürültüsünü, kirini başta çok yadırgasa da alışmaktan başka çaresi olmadığının bilincindedir... Livaneli'nin tasvir yeteneğini bu kitabında da rahatlıkla hissedebiliyıruzz. Karakterler gibi ortamlar, evler, semtler de kanlı canlı insanlarmış gibi tasvir edilmiş. Ana karakter Leyla Hanım ise o kadar özenle seçilmiş ki kitabı okurken karşısındaymışım ve saygılı davranmalıymışım gibi hissettim.Asil Osmanlı kadını Leyla Hanım'ın hikayesini ben çok beğendim, tavsiye ederim. Siz de okuyun, okutturun. Bir de sevgiyle kalın
Leyla'nın Evi
Leyla'nın EviZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201728,5bin okunma
431 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Merhabalar Aslında uzun zamandır kitaplığımda duran ama okumaya hazır hissetmediğim için bir türlü başlayamadığım Piraye ile karşınızdayımm. Yazarımız Canan Tan'ın kaleme aldığı kitapta hüzünlü bir aşk hikayesi okuyoruz, İstanbullu Piraye ve Diyarbakırlı Haşim'in hikayesi... İstanbul'da diş hekimliği okuyan İstanbullu Piraye, üniversitede tanıştığı Haşim'e duyduğu derin aşk ile hiç bilmediği, görmediği Diyarbakır'a gelin gitmeyi kabul eder. Diyarbakır'ın gelenek göreneklerine uymayan düşünce yapısı, onu her durumda çok zorlasa da Haşim'in sevgisi her şeyin önüne geçer. Taa ki bir yere kadar... Bazen birine karşı olması gerekenden çok beslediğimiz herhangi bir duygu, hem karşımızdakine hem kendimize oldukça zarar verir. Her şeyin fazlası zarardır çünkü. Duygularımızı dozunda yaşamak dileği ile...
Piraye
PirayeCanan Tan · Altın Kitaplar · 201344,5bin okunma
200 syf.
8/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Çocuk gelin Yade ve onu hiç tanımamış kızının hüzünlü hikayesi... Kitap, gelin gittiği evde sevilmeyen, hor görülen Yade'nin ölmeden önce, yaşadığı sıkıntılara ve acılara nasıl göğüs gerdiğini, sevdiği adamla nasıl kavuşamadığını, özellikle de canından çok sevdiği kızını neden bırakıp gittiğini anlattığı defteri kızına bırakması üzerine yazılmıştır. Günümüzde hâlâ bu gibi durumları yaşayan birçok insanın olduğunu bilmek ve bunları yaşamış birinden, Yade'den duymak, kitabı daha hüzünlü hale getirmiş. Yazarımızın emeğine, kalemine sağlık
Yade
YadeBurcu Ertürk · Günçe Yayınları · 202046 okunma
Reklam
183 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Zeze'ye...
Ah Zeze! Gördüğün fiziksel şiddet, duygusal şiddetten daha ağır değildi eminim ki. Seni anlamamın çok zor olduğunu düşünebilirdin belki lakin seni anlıyorum. Hayat bazen acımasız ve nankördür. Çok özendiğin balonun yırtılır, senin gibi küçücük olan ağacın büyür, çok sevdiğin bir dostun ölür. Ama hayat bir o kadar da bonkördür. Mutsuz olduğun zamanlarda karşına Portugalar çıkar, tüm acılarının sebebi olan kişiler iyi davranmaya başlar, portakal ağacın seninle birlikte büyür ve olgunlaşır. Hayat bu değişiklikleri görmeye değmez mi? Okuduğum bir kitapta "En güzel gülenler en çok acı çekenlerdir." yazıyordu. Soru sorma sırası bende Zeze, hayat çektiğin acılara rağmen o güzel kahkahalarına değmez mi?
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022230,1bin okunma
136 syf.
8/10 puan verdi
·
36 saatte okudu
Merhabalarr. İki haftada yazılan bir eserle karşınızdayım. Genç bir adam olan Werther'in imkansız aşka tutulduktan yaşadığı bunalımları görüyoruz kitapta. Yanında olmaktan mutluluk duyduğu o imkansız aşkı Lotte'nin nişanlı olduğunu biliyor ama kalbine söz geçiremiyordur karakterimiz. Buna rağmen Lotte'ye ve nişanlısına karşı hiçbir saygısızlığı olmamıştır. İçini dağlayan, canını acıtan bu imkansız aşkı genç Werther'i içten içe kemirir ve hüzünlü bir son yazar kendine. Kitapta geçen bir cümle anlatıyor aslında Werther'in tüm düşüncelerini: "Çünkü dertlerle dolu hayata karşı koymaktansa elbette ölmek en kolaydır." Werther kolayı tercih etti, lakin son günlerinde bile dünyada yaşanılası çok şey olduğunun farkındaydı. Hayat her zaman zorluklarla doludur. Ama bir o kadar da yaşamak için nedenlerimiz vardır. Önemli olan Werther gibi kolaya kaçmak yerine zorlukların üstesinden gelebilmek ve bize bahşedilen her anı dolu dolu yaşayabilmektir. Dolu dolu yaşayın hayatı, kolaya kaçmayın. Ve huzurla, aşkla, sevgiyle kalın...
Genç Werther’in Acıları
Genç Werther’in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · The Roman · 2020120,9bin okunma