Eşsiz bir tartışma ve sohbet havası içinde geçen bu kitap, felsefeye gönül vermiş bir grup felsefecinin Mayıs 2008-Haziran 2009 tarihleri arasında gerçekleştirilen bir toplantı serisinin sonucudur. Toplantı 7 oturumdan oluşmuş ve özellikle felsefenin dil-düşünce bağlamındaki rolü tartışılmış. Buradaki esas mesele ise Türk felsefesinin neden mevcut
Aslında Türk Felsefe Tarihi sanıldığından çok daha köklü. Herkes Bilgi Felsefesinin Antik Yunan’da Sokrates’le başladığını söyler ama Antik Yunan’da insana yönelik olarak ilk felsefe yapan kişi Sokrates’ten yüz küsür yıl önce yaşayan İskit Türk’ü Anakarsis’dir. Kinik Felsefe’nin kurucusu olarak kabul edebileceğimiz Anakarsis’in M.Ö 600 lerde söyledikleri M.S 1200 lerde Hacı Bektaş Veli tarafından geliştirilerek söyleniyor. Diline, boğazına, beline hakim ol! Diyen bir Anakharsis var. Tuna bozkırlarından Anadolu bozkırlarına dek devam eden binlerce Yıllık sözlü bir felsefe geleneğimiz olduğu açık. Mesele bunu derlemek, duyurmak ve pazarlamak
İnsanların insan gibi yaşayamama sebebi zaten içindeki hayvanca arzular. Bunları aşmış insanların önünü açmadan hayvanlaşmamak da insan olmak gibi mümkün değil