Yeğenim henüz iki yaşında, adı Muhammed. Parka doğru yol alıyoruz. Ailenin ilk torunudur kendisi. Bir dediği iki edilmiyor haliyle. Parkta oynayan çocuklar görüyoruz. Hallerine bakınca Suriyeli ya da Afgan olduklarını anlıyorum. 3 çocuk kendi aralarında top oynuyorlar. Topları bizim tarafa doğru geliyor. Tam yanımıza gelince Afgan oldukları belli
Bu kitabı birçok kişinin önermesi üzerine okumaya karar verdim. Okuyanların çoğu kitabı çok sevdiğini söylüyordu. Bunun yanısıra incelemelere baktığım zaman aynı şekilde herkes kitabı çok sevdiğini falan yazmıştı. Ama bana sorarsanız eğer, kitabı beğenmediğimi rahatlıkla söyleyebilirim. İlk olarak, kitabın akıcı olmadığını düşünüyorum. Ki zaten benim kitaplarda en çok aradığım özellik kitabın akıcı olmasıdır. Ama bu özelliği Simyacı'da bulamadım. Ayrıca kitabın başlığı olan "Simyacı" kelimesinin yanlış bir başlık olduğunu düşünüyorum. Örneğin kitabı okurken "Ee, simyacı nerede?" gibi soruları çok sordum ve kitabın ortalarında buldum. Yani yazar ben olsaydım asla bu başlığı koymazdım. Tabi bu düşünce kişiden kişiye değişir. Kitapta sevmediğim bir diğer konu ise kitabın içinde bir macera bulunması ( Hazine araması ) ama bu macerayı çok sakin bir dilde anlatması. Kitabın içeriğinde hiç ayrıntı yok. Mesela normal bir cümle olan " Çocuk koşuyordu." gibi bir cümleyi "Çocuk hayallerinin verdiği hevesle ve özgüvenin onda yarattığı hızla koşuyordu." şekline dönüştürmesini isterdim. Yani şahsen ben kitabı okurken ne heyecanlandım, ne de kendimi kitabın içindeymişim gibi hissettim. Evet kitabın konusu güzel olabilir, ama uslubu ve başlığı güzel değil.
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023204,5bin okunma
Evren, herkesin anlayacağı bir dilde var olmuştur. Ama insanlar unutmuştur bu dili. Birçok şeyle birlikte bu Evrensel Dili arıyorum ben. Bu yüzden buradayım. Çünkü bu Evrensel Dili bilen birini bulmam gerekiyor. Bir simyacı...
Sol Ayağım kitabı gerçek bir mucize. Yani bence öyle. Nedeni ise gerçekten bu kitapta aşınılması çok zor olan güçlerin, anne şefkati ile tamamen yok olması. Bu kitabı okurken aslında biraz da kendi halimi düşündüm. Elim, ayağım tutuyorken ve bedensel, zihinsel bir sorunum olmamasına rağmen hala büyük adımlar atamıyorum. Büyük adımlardan kastım bir alanda (sanat,bilim gibi) yavaş yavaş bir kitap yazmaya başlamak. Ve sonra bu kitabı tekrarlayarak yazmak. Taa ki düzelene kadar.
İşte bu kitap bana bunları düşündürdü. Bu da kitabın en sevdiğim yönlerinden biri oldu. Gerçek anlamda bu kitabı çok sevdim. Bana "İmkansızlığın İmkansız " olduğunu gösterdi. Adam çok sevdiği sol ayağından ayrılıp, tüm vucudunu kullanmış. Bu bana bazı şeylerden ayrılmamızın, onların faydalarını arttırabileceğini gösterdi.
Kitabın anlatış yönünden bakarsak, kitaba yine tam puan veririz. Nedeni ise akıcı olması. Ve tüm bu yaşananların gerçek olması ile birlikte insanı her seferinde hayretler içinde bırakmasıdır.
Kitabın ana karakteri, aynı zamanda yazarı olan Christy'in gerçekten çok güçlü bir kişiliğe sahip olduğuna inanıyorum. Her insan bu yaşananların üstesinden gelemez. Ama Christy üstesinden gelmekle kalmamış, kendi otobiyografisini yazmış. Son olarak bu kitabı bana okumam için veren Hüseyin Demir öğretmenime ve bu kitabı yazan yazara çok teşekkür ederim.
Sol AyağımChristy Brown · Nemesis Kitap · 201777,6bin okunma