Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Meryem Korkmaz

Meryem Korkmaz
@Cepboymuallime
Türküsever, Azerbaycan hayranı bir Türkçe öğretmeni adayı...
Öğretmen adayı
Neü Türkçe öğretmenliği
Konya
Konya, 5 Aralık 1997
22 okur puanı
Mayıs 2022 tarihinde katıldı
Burnumun dibinde olanları görmeyi bilmiyorsam, evreni gözlemenin ne yararı var! Bunca kırılgan bir topraktan yoğrulmuş olmak acı veriyor bana!
Sayfa 89 - YKY yayınlarıKitabı okudu
Reklam
... tartışmayı kesmekten kaçındım. Böyleyim ben. Hep böyle oldum, çocukluğumdan beri. Çevremde bir tartışma yapıldığında, işin nereye varacağını, kimin yanlışını kabul edeceğini, tarafların birbirinin kanıtlarına nasıl yanıt vereceğini -ya da vermekten kaçınacağını- merak ederim, ama yüksek sesle kendi kanımı söylemek için dayanılmaz bir istek duymam içimde.
Sayfa 84 - YKY yayınlarıKitabı okudu
Sayısal değer! Her duyduğumda, nasıl da sinirlendiriyor beni bu kavram! Sözcüklerin anlamlarını anlamak yerine çağ daşlarım, harflerin değerlerini hesaplıyorlar, işlerine geldiği gibi topluyor, çıkarıyor, bölüyor, çarpıyor ve her zaman onları şaşırtacak, onlara güven verecek ya da yüreklerini korkuyla dolduracak sayıya ulaşıyorlar sonunda.
Sayfa 83 - YKY yayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yalnızca bir iki kitap okudum; cahilliğime bir sınır koymak için.
Sayfa 74 - YKY yayınlarıKitabı okudu
Dünyanın batmak üzere olduğu hissedildiğinde bir şeylerin ayarı bozulur, insanlar ya en koyu sofuluğa ya da en yoğun sefahate dalar giderler. Bana gelince, Tanrı'ya şükür bu uç noktalara gelmedim henüz; ama sanırım yavaş yavaş uygun davranış ve saygınlık duygularımı yitirmeye başladım.
Sayfa 73 - YKY yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bir kanıt tartışılabilir ,bir körinanç tartışılmaz.
Sayfa 65 - YKY yayınlarıKitabı okudu
Dindarlık değildi beni yönlendiren, dinle hiç ilişkisi olmayan bir tedbirlilikti. Sıradan zamanlarda kiliseye çok ender giderim; Haç bayramını kutlamam; kutsal kalıntıların değeri, akçe değeri kadardır benim için; ama dinimin ve ulusumun simgelerine böyle hakaret edilmesine izin verseydim, bundan sonra kimse saygı göstermezdi bana.
Sayfa 63 - YKY yayınlarıKitabı okudu
"İstanbul! İstanbul! Gözleri olanlara dünyada görülecek hiçbir şey olmadığını söylemek zordur. Ne var ki gerçek bu, inanın bana. Dünyayı tanımak için dinlemek yeter. Yolculuklarda görülenler bir aldatmacadır yalnızca. Gölgelerin peşinde başka gölgeler. Yollar ve ülkeler, önceden bilmediğimiz hiçbir şey öğretmez bize; gecenin dinginliğinde kendi içimizde dinleyebileceklerimizden başka hiçbir şey."
Sayfa 33 - YKY yayınlarıKitabı okudu
İnsan işaret ararsa, bulur, her zaman böyle gelmiştir bana; ve bunu bir kez daha mürekkebimle buraya kaydetmek istiyorum, olur a dünyayı saran delilik burgacı içinde sonunda ben de unuturum. Aşikâr işaretler, anlamlı işaretler, şaşırtıcı işaretler, kanıtlamak istediğin her şey doğrulanır sonunda; ve en az bir o kadarını da, tersini kanıtlamak istersen bulursun.
Sayfa 21 - YKY yayınlarıKitabı okudu
Habib: 'Sevgili'. Çok enderdir adların masum olduğu.
Sayfa 20 - YKY yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Zamanın deliliklerine kapılacak adam değilim ben; çevrem çalkalansa da aklımı korumayı bilirim. Öte yandan, istiridyelerin incilerini yaptığı gibi kanılar biçimlendirip sonra üstüne kapanan, şu dar kafalı ve küstah yaratıklardan da değilim. Kendi düşüncelerim, kendi kanılarım vardır ama dünyanın soluk alıp verişine sağır değilim.
Sayfa 19 - YKY yayınlarıKitabı okudu
"Bunca açık bir işareti görmemek için kör olmak gerekir!" Bir işaret. Ne çok duydum bu sözcüğü, bir de 'belirti' sözcüğünü. Her şey bir işaret, bir belirtidir bekleyen kişi için, hayret etmeye, yorumlamaya, uygunluklar, yakınlıklar hayal etmeye hazır kişi için.
...tüm o güzel yıllara geri gidiyorum belleğimde, her günü akşamın zevklerini beklemekle geçirdiğimiz o sıradan, iyi yıllara. Ve ağız dolusu lanet okuyorum kıyamete tapanlara.
Sayfa 11 - YKY YayınlarıKitabı okudu
Milli hürriyet için büyük muharebelere lüzum yoktu. Bunu tam Türkçüler biliyorlardı. Yalnız şuura, harsa, irfana, ilme, teâlîye [yükselmeye] ihtiyaç vardı, kılıçla alınan hürriyet zincirli idi. Fakat rüşde (erginlige) erilerek kendi kendine yavaşça kazanılacak hürriyet ebedi bir hakikatti. Toptan, tüfekten, ateşten, demirden evvel dârülfünûn, mektep, muallim, edebiyat, sanat, ilim lazımdı. Bunlarsız ordu, bunlarsız muharebe kat'î bir felaketti. Muhakkak bir hezimetti. Fakat dertlerini kimseye anlatamadılar (Akşam, S. 31, 20 Teşrînievvel 1334 [20 Ekim 1918]).
Sayfa 163 - Bilge Kültür SanatKitabı okudu
Bugün milletlerde ırk esası aramak "elkimya" ile meşgul olmaktan ziyade gülünçtür. Millet: Bir lisan konuşan, bir din, bir terbiye, bir maarifle birbirine merbut (bağlı) insanların mecmuudur (toplamıdır). Bir milleti siyasî hudutlar asla ayıramaz. Dikkat edersek anlarız ki: Milletlerin mefkûreleri lisan, din, terbiye, can ve his kardeşlerini birleştirip hepsini siyasî bir hudut içinde toplamak ve her türlü menfaatlerini temin etmekten başka bir şey değildir.
Sayfa 100 - Bilge Kültür SanatKitabı okudu
80 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.