Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Meryem Korkmaz

Meryem Korkmaz
@Cepboymuallime
Türküsever, Azerbaycan hayranı bir Türkçe öğretmeni adayı...
Öğretmen adayı
Neü Türkçe öğretmenliği
Konya
Konya, 5 Aralık 1997
21 okur puanı
Mayıs 2022 tarihinde katıldı
Meryem Korkmaz
Bir kitabı okumaya başladı
Avrupa’da Türk İzleri
Avrupa’da Türk İzleriYavuz Bülent Bakiler
8.3/10 · 71 okunma
Reklam
88 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Pencereden Kuş Uçtu
Pencereden Kuş UçtuSinan Terzi
7.3/10 · 11 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dayanak lazım insana, tutunacak dal lazım. Ne bileyim din lazım, iman lazım herhâlde. Yoksa tarikatlara, cemaatlere karşıydı İsmet Abi; "Ismarlama olanına değil." derdi. "Konfeksiyona karşıyım! Baksana bize! Bin tane mal kesiyoruz bir partide. Bin adama giydiriyoruz. Hepsinin aynı ceketi... İş mi şimdi herkese aynı tip din iman? Çeşit çeşit inanalım aynı Allah'a! Ne olur ulan?"
Sayfa 86 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Talih, kader, kısmet ne yuvarlak laflardır. Nereye koysan yakışır.
Sayfa 71 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
...Hâlâ üç kuruş maaşla hayatını o müzeye adamayı sürdürecek misin?" diye sordu. Sesimi çıkarmadım. ' Aklını başına topla Leyla,' diye uyardı. 'İstanbul'u Savunma Derneği filan, bunlarla bir şey olmaz. Solcu sevgilin uyuzunu kaşımak için böyle etkinliklere katılabilir.Ama sen mantıklı bir insansın. Benim gibi sen de
Sayfa 132 - Everest YayınlarıKitabı okudu
247 syf.
·
Puan vermedi
·
21 günde okudu
Etimoloji meraklılarının zevkle okuyabileceği bir kitap. Üstelik seyahat duraklarının her birinde bir türkü ile soluklandırması da başka bir güzelliği.Kitap sayesinde her biri birbirinden güzel onlarca türkü öğrenmiş ve dinlemiş oldum. Zaten sadece türkülerden oluşan müzik zevkimi zenginleştirdi. Türkülerden Türkçeye, Türkülerle Türkçe...
Etimolojinin İzinde
Etimolojinin İzindeSerkan Şen · Ötüken Neşriyat · 202321 okunma
Kendinden olmayanı sindirmeyi amaçlayan güdümlü kültür değişmelerinin ilk adımı, muhatabını cezbeden önermelerdir. Ötüken çağlarında Çin bunu, tatlı dil ve o yumuşak ipekliyle, yani ikna ve menfaat araçlarıyla hayata geçirmişti. Sözü ve parayı devreye sokarak kendine yakın hâle getirdiklerini Çin denizde boğmuş idi. Kaşgarlı'nın zikrettiği
Sayfa 188 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Oğuz Kağan Destanı'mızda Oğuz'un son sözleri "Tanrı'ya borcumu ödedim."şeklindedir.Pekâlâ kağan, yani yönetici,Tanrıya borcunu nasıl öder? Bu sorunun cevabı, kendisine Yaratıcı'nın emaneti olan halkın ondan hoşnutluğunda saklıdır. O zaman akla "Yönetilenin hoşnutluğu nasıl sağlanır?" sorusu gelecektir ki Kutadgu Bilig'de bunun cevabı şöyle verilir: "Birisi elingde arıg tut kümüş / yarın küdezgil ay bilgi üküş - takı bir bodunka törü bir köni / kötür bir ékidin küçin kör anı - üçünçi imin tut kamug yollarıg / karakçıg sekerçig arıtgıl arıg - ötemiş bolur sen ra'iyyet hakı / sen ötrü haking kol ay ilçi akı (Birincisi ülkende parayı değerli tut, yarınları düşün; ikincisi halka, doğru kanunla muamele edip birinin diğerine zulmetmesine müsaade etme, üçüncüsü -sınırlar da dâhil- bütün yolları güvenli tutup eşkıyaları temizle. Ey cömert yönetici! Ancak bu şekilde halka borcunu ödeyebilir, halktan talepte bulunmaya hak kazanabilirsin)." Bu cümleleri günümüz algısına taşıdığımızda siyaset edenin üç sorumluluğu ortaya çıkar: Ekonomi, adalet ve güvenlik. Dikkat edilirse bu üçlü ancak birbirini besleyerek ayakta durabilir. Aksi takdirde devlet çöküşe geçecektir.
Sayfa 186 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Türklük, zor zamanların kıskacından çıkarak günümüze gelmiştir. O nedenle korku karşısında el pençe divan duran kavimlerden olmamıştır. Yiğidine (deli+kanlı) > 'delikanlı' diyen bir toplum, korkunun ritmiyle hayat sürmez. Bu özelliğini tarif eden kadim atasözümüz şöyledir: "Tegirmende togmış sıçgan kök kökreginge korkmas (Değirmende doğan fare, gök gürlemesinden korkmaz)." Merhum Dündar Taşer "Biz çadırımızı sırtlanların yolu üzerine kurmuşuz." sözleriyle adeta zihniyet güncellemesi yapmıştır.
Sayfa 178 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Tanrı gökte telakki edilip ölen kimsenin Tanrı katına, yani göğe yükseldiği düşünülür. Bu doğrultuda Soğudca kökenli uştmah "cennet" sözün analoji, yani andırışma yoluyla uçmak şeklinde anlayıp aktaranlar çıkmıştır. Kelimenin öz Türkçecilik adına günümüzde zaman zaman Farsça 'cennet'in yerine kullanılması, esasında tuhaf bir durum oluşturmaktadır. Zira Soğudca ve Farsça, akraba diller olup ortak köke giderler. Dolayısıyla 'cennet' yerine 'uçmak'ı ikame edince ortaya bir özgünlük çıkmaz. Böylesi meselelerde Ziya Gökalp in "Türkçeleşmiş, Türkçedir." yaklaşımıyla hareket etmek en doğrusudur, Pekâlâ Türkçeleşmek ile neyi anlayacağız? Somutundan cevap verelim. Bir kelime, dilimizin ses teknesinde yoğrulmuş ise Türk'ün mana ikliminde kıvam alıp türkü, şarkı, ninni, atasözü, deyim, ilişki sözü gibi kalıplar içinde demlenmiş ise, annelerin dilinde teklifsizce söylenmiş ise o artık Türkçeleşmiştir.
Sayfa 119 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Balasagunlu Yusuf atamız, hakiki dostu tecrübe etmenin yöntemlerini de belirtmiştir. Buna göre, varlıktaki muhabbeti ile darlıktaki samimiyeti farklılaşanı geçiniz. Hoşuna gitmeyen doğruları söylediğinizde ya da yanlışını görüp kaşınızı çattığınızda sizden yüz çevireni geçiniz. Değerli bulduğu varlıklarına dair taleplerinizde surat ekşiteni de geçiniz. Böylesi sınavlardan dimdik çıkabilenleri ise ömrünüzün sonuna dek gerçek arkadaş gözüyle sahipleniniz.
Sayfa 60 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
161 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.