Felsefesi çok hoşuma giden bir yazar. Hatta felsefesini benimsemek istemiştim bi sıralar, fakat gerçekte tam olarak öyle hissetmediğimden dolayı onun gibi olmaya çalışmak, kendimi, olmadığım birinin rolünü yapmış olmakla eşdeğer olduğundan bunu yapmamıştım.
Kitabı Mario Vargas Llosa'nın "Camus'nün karamsarlığı kabulleniş değil, tam aksine bir eylem hatta isyan çağrısıdır" sözüne sonuna kadar katılarak okudum. Her sayfada umuda dair bir şeyler gördüm, her sayfada karakter kendini ne kadar soyutlasa da mutlu olmak için yaptığı şeyleri farkederken; bunun, yazarın felsefesinde hatalar olduğunu, bahsettiği gibi bir insan olunmayacağını düşünüyordum. Kitabın sonu, 1 saat tavanı seyredip neden böyle bir son diye düşünmeme sebep verdi. Yeterince mi araştırmadım bilmiyorum makalelerde de pek bir şey bulamadım. Acaba nedendi ki ? Diğer insanların kendisi gibi olmasını mı istemiyordu ? Umudu olmamasına (bir nevi inanmamak olur bence) rağmen insanlara umut vermek isteyişi nedendi ?