Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Büşş

Büşş
@Crysania
Ne mutlu Türk'üm diyene!
41 kütüphaneci puanı
358 okur puanı
Mart 2021 tarihinde katıldı
Büşş

Büşş

, bir kitabı yarım bıraktı
Kavgam
KavgamAdolf Hitler
7.4/10 · 10,7bin okunma
Reklam
Bu, içinde kimi zaman gri tarlalara bir gölge gibi düşen rüzgardan başka hiçbir şeyin yaşamadığı, kurşundan dökülmüşe benzer dünyaydı, Grenouille’un varlığını hoşgörüyle karşıladığı tek dünyaydı, çünkü ruhunun dünyasına benziyordu.
Sayfa 127Kitabı okudu
Her şeyi, ama her şeyi yutuyor, emip içine çekiyordu. Birleştirici çabayla durmadan yeni koku bileşimleri yaptığı, bir kokular mutfağı olan hayalinde henüz bir estetik ilkesi egemen değildi. Tuhaflıklar yaratıp sonra hemen yine bozuyordu, üst üste koyduğu küplerle hem bir sürü buluş yaparak hem habire yıkarak, ama görünürde yaratıcılığının bir ilkesi olmadan oynayan bir çocuk gibi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Büşş tekrar paylaştı.
112 syf.
·
Puan vermedi
·
2 saatte okudu
"Santiago Nasar, onu öldürecekleri gün, piskoposun geleceği gemiyi karşılamak sabah saat 05.30'da kalkmıştı." diye başlar hikayemiz. Aslında nasıl biteceğini zaten bildiğimiz bir olayın geçmişine yolculuk yapıyoruz. Namus cinayetine tepki çeken bu hikayede namus konusunun toplumda yarattığı algıyı kitap boyunca buram buram hissediyoruz. Ölecek bir adam kalabalıklar içinde yol alırken ve herkes bunu bildiği halde suskun kalırken toplumun ne denli acımasız olabileceği gözlerimizin önüne seriliyor. Santiago Nasar'ın daha ilk sayfada gördüğü rüyayla kitabın gidişatı çizilmiştir. "Rüyasında kendini koca koca incir ağaçlarından bir ormanın içinden geçerken görmüştü, incecik bir yağmur çiseliyordu, bir an için mutluluk duymuş; ama uyandığında üstü başı kuş pislikleri içindeymiş duygusuna kapılmıştı." Koca incir ağaçlarını topluma benzettim ve o gün Santiago Nasar o kalabalıkların içindeydi. İncecik yağan yağmuru ise Santioga'ya gerçekleri iletmeye çalışan insanlar gibi düşündüm, hiçbiri ona gerçeği açıklayacak kadar etkili olamadı. Sonunda Santiago'nun üstü pislendi ve toplum sözde bir namus kirliliğinden temizlendi. Toplumun "derin yaraları" olarak gördüğüm bazı kalıplaşmış yargılar vardır; benim için bu da onlardan biridir. Her insan kendi fikirleriyle özeldir ve bir toplum iki insanı asla işlemek istemediği bir cinayete sürüklemiştir. Toplum suçludur, toplum acımasızdır. Toplum cehaletin yegane simgesidir. Bu kitap da o cehalete ışık tutan çarpıcı bir kalemin eseridir.
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202178,1bin okunma
258 syf.
·
Puan vermedi
Beyaz Diş
Beyaz DişJack London
8.5/10 · 76,7bin okunma
Reklam
O gece kurtlar gibi uzun uzun uludu. Yavruluk günlerinde, Vahşi Hayattan geri dönüp köye geldiğinde Boz Kunduz’un çadırının yerinde bir çöp yığını dışında hiçbir şey bulamadığı gün yaptığı gibi, burnunu yukarı dikip bütün dertlerini anlattı soğuk yıldızlara.
Sayfa 215Kitabı okudu
Hoşnutluğun yerine sevgi geçmişti. Ve sevgi, daha önce hiçbir duygunun erişemediği kadar derinlere inmişti. Buna cevap olarak yine en derinlerinden yeni bir şey geldi: sevgi. Kendisine verilenin karşılığını veriyordu. Bu da bir tanrıydı aslında, sevgi tanrısıydı; mutluluk saçan ışığında, Beyaz Diş’in doğasının güneş altındaki bir çiçek gibi açılıp serpildiği, sıcacık bir tanrı.
Sayfa 203Kitabı okudu
Boz Kunduz’un çadırının olduğu yere geldi. Çadırının kapladığı alanın ortasına oturdu. Burnunu aya çevirdi. Boğazı sert sert kasıldı, ağzı açıldı. Ve yalnızlığını, korkusunu, Kiche için duyduğu üzüntüyü, bütün geçmiş dertlerini, çektiği eziyetlerle birlikte başına gelmesini beklediği sıkıntı ve tehlikeleri yürek paralayan bir çığlıkla anlattı. Uzun bir kurt ulumasıydı bu. Yürektendi, boğazını doldura doldura çıkıyordu, acılıydı ve ilk ulumasıydı.
Sayfa 119Kitabı okudu
Bütün köpekler gibi Beyaz Diş de onlarındı. Hareketleri, onların emirlerine bağlıydı. Hırpalasınlar, ezsinler veya hoş davransınlar diye bedeni onlara aitti. Hemen aldığı bir dersti bu.
Sayfa 102Kitabı okudu
Yavru kurt insanlar gibi düşünseydi, hayatı, doymak bilmez bir iştahı doyurmaya çalışmak olarak özetlerdi. Dünyayı ise takip eden ve edilenin, avlayan ve avlananın, yiyen ve yem olanın bir sürü arzu ve iştahıyla dolu; düzensizlik ile şiddetin, açgözlülük ile kıyımdan ibaret bir kaosun acımasız, plansız ve sonsuz rastlantıyla birlikte tamamen körlemesine ve karmaşa içinde hüküm sürdüğü bir yer olarak görürdü.
Reklam
Bilinmeyenin özü, onun bütün korku ve dehşetlerinin toplamıydı; başına gelebilecek en düşünülmeyecek şey, felaketlerin en büyüğü, hakkında hiçbir şey bilmediği ve sayesinde her şeyden korktuğuydu.
Eğer Yahudi, Marksizm’le bir zafer kazanırsa başına giyeceği taç, insanlığın cenaze tacı olacaktır. İşte o zaman dünya, milyonlarca yıl önce olduğu gibi boşlukta üzerinde bir tek insan kalmadan dönecektir. Kendi emirlerine aykırı hareket edilirse, tabiatın intikamı korkunç olur. Bunun için ben Tanrı’nın isteğine uygun hareket ettiğime inanıyorum. Çünkü milletimi Yahudi’ye karşı müdafaa etmekle Tanrı’nın eserini müdafaa etmiş oluyorum.
553 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.