Sinan Akyüz’ün kitaplarına, okuduğum kadarıyla baktığımda yoğun hislerle başlayan evliliklerin yaşadığı zorlu süreçler ve gelinen son işlenmekte. Bu kitap da günlük dilde yazılmış, edebi nitelik pek verilmemiş, bir günde bitecek, akıcı bir kitap.
Zehra karakteri bunca yaşadığı acıya, değersiz hissettirilmeye rağmen hala o adamın yanında kalıp evliliğini sürdürebilmiş şaşırıyor insan. “Bu kadar da olur mu?” derken bir bilim insanı olan Zafer için hep daha fazla ahmaklık yaparken bulmak onu, şaşırtıyor beni. Bir diğer yandan iki çocuğun düştüğü durum ve Zehra içinizi acıtacak.Cümleleri yönüyle açık eser. Herkes rahat bir şekilde ve merakla okuyacaktır. Benim açımdan baktığımda ise bir nebze de olsa edebilik beklerdim.
Yazar Victor Hugo bu eserinde, insan hayatının değerini ve insanın hangi suçu işlemiş olursa olsun ölüm cezasını hak etmediğini; bir idam mahkumunun ağzından ölüme son altı haftasını ele alarak anlatır. Kitap her satırında her duyguyu muhteşem hissettirir. Mahkumun karamsarlıklarını, bir anlık umutlanmalarını, kürek cezasına boyun etmektense dik bir ölümü kabul edişini, özellikle de üç yaşındaki kızıyla vedalaşmasını hüngür hüngür ağlayarak okudum. Tüylerimi ürperten ise mahkum giyotin sehpasına çıktığında halkın bunu bir coşku ve zevkle izlemesiydi. Bir insan hayatının yine bir insanın ağzından çıkacak olan üç beş kelimede saklı olması ne vahim.Vuran cümleyse: “İnsanların hepsi belirsiz bir süre için ertelenen ölüm cezasına mahkumdurlar.”
Okunmalı, okutulmalı
Yazar, eserinde anne Zarife ve psikolog kızı Ezgi arasındaki bağlanma sıkıntısının bir ömrü nasıl etkilediğini göstermek adına olaylar trafiği yaşatmıştır adeta kitabında. Aralarda serpiştirdiniz bilimsel psikolojik bilgiler yerinde olsa da olaylar biraz abartılıdır. Okunduğunda anlaşılan o ki gerçekten küçükken annenin doyuramadığını tüm dünya doyuramazmış.Uzaman psikolog olup kaybolan yıllarını onarmaya çalışmak da başaramıyor küçük bir çocukken alınan yarayı iyileştirmeyi. Panzehir zehri verende saklıdır. Koca Kadın da olsa Ezgi, annesinin bir “seni seviyorum”una kendini çok güçlü hissetmeye başlar ve panzehir etki etmeye başlamıştır bile
Duygularımızı, düşüncelerimizi, zor anlar ve hislerle nasıl başa çıkabileceğimizi insanı detaylıca çözümleyip içmişcesine anlatan, aktaran kitaptır. Okunması tavsiye edilir.
Zülfü Livaneli, bu eserinde günahıyla sevabıyla 33 yıl hüküm sürmüş olan, kimilerine göre “Kızıl Sultan” kimilerine göre “Cennet Mekan” olarak bilinen Abdülhamid’i işliyor. Akıcı, insanı içine alan ve sürükleyen bir kitap. Burada gördüğüm şey ise her ne olursa olsun Abdulhamid’in yönetiminin İttihat ve Terakki’den daha verimli olduğudur ve aldığım ders: Bir yerde bir noktayı kaçırmışsanız ve nokta artık koca bir uçurum olmuşsa yıkım kaçınılmazdır ve burada aslında ne kurtuluş sadece bir kişinin başarısında ne de yıkım sadece
bir kişinin hatasındadır.
İçine doğduğun koşulları sen seçmedin ama şimdiki yaşamını sen kontrol edebilirsin.Geçmişine değil, geçmişinin bugününe nasıl etki ettiğine odaklanmalısın.