"Mr.Malfoy" dedi soluk soluğa , kayıp durarak. "Size bir şey getirdim." Ve kokulu çorabı Lucius Malfoy'un eline tutuşturdu. "Bu da neyin ...? "
Mr.Malfoy çorabı yırtıp günlüğün üstünden çıkardı, kenara fırlattı ve öfkeyle bir günceye bir Harry'ye baktı.
"Bu gidişle senin sonun da layığını bulan aileninki gibi olucak,Harry Potter," dedi usulca."Onlar da her işe burnunu sokan aptallardı."
Gitmek için arkasını döndü.
"Gel, Dobby.Gel dedim!"
Ama Dobby kımıldamadı.Elinde Harry'nin iğrenç yapış yapış çorabını tutuyor, ona sanki paha biçilemez bir hazineymiş gibi bakıyordu.
"Sahip Dobby'e bir çorap verdi" dedi cin hayretle ."Sahip onu Dobby'ye verdi."
"Dobby'nin bir çorabı var." dedi Dobby inanamayarak.
"Sahip onu attı,Dobby de tuttu ve Dobby- Dobby özgür "
“Bir zamanlar kendimi
bulunmaz hint kumaşı sanmıştım.
kaç metredir benim yokluğum?
benden daha çok var sanmıştım.
benim yokluğumdan dünyaya
bir elbise çıkar sanmıştım.
dünyanın çıplaklığına bakmaya utanmadan ”
"İyisi mi, beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin..."
"Yalana yaslanmış bir çeşit erk kurulmadan önce
Köprüler ve yollar tahviller senetler hükmünde
Dışa açılmadan önce içe açılmadan önce kapanmadan önce
Nehirlerimiz ve dağlarımız ve başka başka nelerimiz
Senet senet satılmadan önce
Şirketler vakıflar ocaklar kutsal kılınıp
Tanrı parsellenip kapatılmadan önce
Seni sevdim. Artık tek mümkünüm sensin "