Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Daso

“Ama geri al zehrini! Onu bana hediye edecek kadar zengin değilsin!”
Reklam
Metnin akışı içerisinde Zerdüştün kadına dair söylediklerini takip ettiğimizde bu son cümle çok daha anlamlı olmaktadır. Çünkü kırbacı elinde tutan, kırbaca sahip olan, Nietzsche'nin "Kadınlara mı gidiyorsun? Kırbacı unutma!" Sözü Üzerine sanıldığının ve yorumlandığının - Türkçedeki çevirilerin etkisiyle bizdeki okurların, özellikle akademik çevrelerdekilerin sandığının aksine, erkek değil kadındır. Yani Yaşlı Kadın Zerdüştün kadınlara dair söylediklerinin bu hakikatin üzerini örttüğünü ve görünür kılmaktan uzaklaştırdığını belirtir. Peki kırbaç neyi ifade eder? Her şeyden önce kadının erkeği yönetme arzusunu! Yani gücün arkasındaki hakiki güç olmayı... "İstiyorum'a karşı "o istiyor" da burada anlam bulur. Erkeğin "istiyorum"unu “isteyen", ona yön veren, yönlendiren olmayı, ister kadın. Bunu da "o istiyor" diyerek, erkeği harekete geçirerek, istekli kılarak, yüreklendirerek yapar. Kadın erkeği hem harekete geçirmek hem de uysal kılmak için kırbacı kullanır.
Daso

Daso

@Daso13
·
14 Şubat 21:13
“Kadınlara mı gidiyorsun? Kırbacı unutma!”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kadın itaat etmeli ve yüzeyine bir derinlik bulmalıdır. Kadının duygusu yüzeydir, sığ sularda hareketli, fırtınalı ince bir tabakadır. Oysa derindir erkeğin duygusu, yeraltı mağaralarında çağıldar onun ırmağı: kadın sezinler erkeğin gücünü, ama kavrayamaz onu.
En çok kimden nefret eder kadın? – Demir şunu söyledi mıknatısa: “En çok senden nefret ediyorum, çektiğin için, ama kendine çekecek kadar da güçlü olmadığın için.”
Reklam
Kadındaki her şey bir bilmecedir ve kadındaki her şeyin tek bir çözümü vardır: hamilelik denir bu çözüme. Erkek bir araçtır kadın için: amaç her zaman çocuktur. Peki kadın nedir erkek için? İki şey ister gerçek bir erkek: tehlike ve oyun. Bu yüzden ister kadını, en tehlikeli oyuncak olarak. Erkekler savaş için eğitilmelidir, kadınlar da savaşçıları dinlendirmek için: budalalıktır başka türlüsü.
Yaratmak ister seven kişi, aşağıladığı için! Sevdiğini aşağılamak zorunda olmayan ne anlar ki aşktan?
Kendini yakmak istemelisin kendi ateşinde: nasıl yeniden doğmak isteyebilirsin ki önce kül olmadan?
Ne’den özgürsün? Zerdüşt’ü ne ilgilendirir bu? Ama açıkça okuyabilmeliyim gözlerinden: ne için özgürsün? Kendi iyini ve kötünü sen verebilir misin kendine? Ve kendi istemini bir yasa gibi asabilir misin üstüne? Kendi yasanın yargıcı ve celladı olabilir misin? Kendi yasasının yargıcı ve celladıyla baş başa kalmak korkunçtur. Bir yıldızda böyle fırlatılır yalnızlığın ıssız boşluğuna ve buzlu soluğuna. Bugün hâlâ eziyet çekiyorsun çoğunluktan, sen tek olan: cesaretini ve umudunu yitirmedin henüz bugün.
Özgür mü diyorsun kendine? Sana hükmeden düşünceni duymak isterim, bir boyunduruktan kaçıp kurtulduğunu değil.
Reklam
“Arayan kolaylıkla kaybolur. Her türlü yalnızlaşma suçtur”: böyle konuşur sürü.
“İnsanlarla ilişki bozar insanın karakterini, özellikle de, yoksa bir karakteri.”
Kendinize tahammülünüz yok ve kendinizi yeterince sevmiyorsunuz: şimdi komşunuzu sevgiye ayartmak ve onun yanılgısıyla kendinizi yaldızlamak istiyorsunuz. İsterdim ki tahammül etmeyesiniz tüm komşularınıza ve onların komşularına; böylece dostunuzu ve onun kabarıp coşan yüreğini kendi içinizden yaratmak zorunda kalırdınız.
Sahiden, bir canavardır bu övgü ve yerginin gücü. Söyleyin, kim alt edecek onu benim için, kardeşlerim? Söyleyin kim fırlatacak zinciri bu hayvanın bin boynuna? Bin hedef vardı şimdiye dek, çünkü bin halk vardı. Şimdi bin boynun zinciri eksik hâlâ, tam da o hedef eksik, insanlığın hâlâ bir hedefi yok. Ama söyleyin bana, kardeşlerim: insanlığın hedefi hâlâ eksikse, eksik değil midir – kendisi de? – Böyle söyledi Zerdüşt.
Sürüdeki haz daha eskidir Ben’deki hazdan: ve vicdan rahatlığına sürü dendiği sürece sadece vicdan rahatsızlığı Ben diye konuşur. Doğrusu, çoğunluğun çıkarında kendi çıkarını arayan, sevgisiz, kurnaz Ben: sürünün kökeni değildir o, çöküşüdür.
787 öğeden 616 ile 630 arasındakiler gösteriliyor.