Anlamlandıramadıklarım,
Uğraştığım her bir insan sureti,
Varlıkları veya hiç olmamaları
Hepsi anlamsız birer anlam.
Hislerin anlamsızlığı veya hisleri anlamdıramamak ne tuhaf.
Anlamlandıramadıklarımız arasında en anlamsız olanı.
Öyle mi?
Böyle mi?
Emin olamadıkların.
İnsan bazen ne hissettiğini de bilmiyor.
Ama devam ediyor sadece
Adını koymuyor, koyamıyor
Duygularsa çocuk sanki
Hep başka her gün değişiyor.
Yenileniyor, büyüyor.
Anlamlandıramadığımız duygularımız..
Hepsi birer çocukluk çağı..
Hayatlarımız; okuduğum distopik romanlardan bir parça sanki.
Belki de dünya, en büyük distopik romandır.
Her bölümünde milyonlarca insandan birinin hayatı anlatılır.
Platon'un mağara alegorisinde ki gibi özgür insan fark eden insandır.
Fark eden insanın bölüm sonu güzel biter.
Fark eden insan özgürleşir.
Dünya ütopyalaşır.
Bazen de öyle olur işte.
Düşerken gökyüzünü,
Düştükten sonra yerde ki çiçekleri görmen beklenir.
Normalleştirip bir şey yokmuşcasına yaşaman beklenir.
Bazen de öyledir işte.
Kördüğüm olmuştu, hislerim.
Çözmek istediğim, sıkça ayağıma dolanan.
Çözmeye çalışsam parmaklarım kan içinde kalıyor. Üstelik çevremdekiler de yaralanıyor. Bırakıyorum. Çözmüyorum.
Kalsın.
Kalsın, yaşarım böyle.
Umutsuzlukla, mutsuzlukla, eksiklikle.
Yaşarım boğazımda ki bu yumruyla.
Kördüğümle.