Esasında kitaba başlarken büyük beklentilerle başlamadım. Hatta uzun süre okuyup okumamakta kararsız kaldım. Öncesinde şunu da okuyayım sonra Tatar Çölü'nü okurum diyerek birkaç kez de erteledim ki zaten beklentimin az olduğu kitaplar her zaman bir adım öndedir çünkü beklentim az olduğu için en ufak şeyleri de beğenebilirim. Kitaba bakışım böyle ve yazara karşı sevgim ise çok fazla olarak kitaba güzel bir anda başladım. Günlük okuma planımı yaptım, hangi gün kitabın neresine geleceğimi ayarladım. Sevdiğim kitaplarda bu planıma çok uymam hep önden giderim. Biraz daha biraz daha diyerek kitabı planladığımdan daha kısa sürede bitiririm ama bu kitapta bu olmadı. Malesef her gün planımdan daha geride gittim, bazı günler hiç oku-ya-madım. Aynı zamanda Zülfü Livaneli'nin "Son Ada" kitabını da okumaya devam ettim ve belli bir süre sonra Son Ada kurtarıcım oldu Tatar Çölü'nde sıkıldım ve birazdan Son Ada'dan bir bölüm okuyacağım diyerek kendimi motive ettim. Tatar Çölü o kadar beklentimin altında kalan, o kadar abartıldığını düşündüğüm bir kitap oldu ki okumasaydım da aklımda hep bir soru işareti olarak kalsaydı "acaba iyi mi yoksa kötü mü?" diye düşünmeye devam etseydim daha iyiydi kanaatine vardım.