İnsan kendinde "eksik" olanın peşine düşmeseydi asla topraktan kadeh, taştan ayna ve ağaçtan gemi yapamayacaktı. Yetinmeyi bilmek bir "erdem" olarak güzel. Ya yetinemeyenler asıl güzel olanı bulanlar değil mi?
"Fakirlik hali.
Lületaşından gerdanlığa gücüm yetmemiş,
Sana Sapancadan bir sepet elma almışım..."
Turgut Uyar mısraları, bana Leyla ile Mecnun için anlatılan bir kıssayı çağrıştırdı bu sabah.
Nerden esti bilmem ama esti işte...
Leyla'nın babası kızının güzelliğine bedel hediyeyi kim getirirse Leyla'yı ona vereceğini duruyor.
Civar şehirlerden, ülkelerden mücevherler, yakutlar, ipekler, kadifeler yüklü kervanlar sıraya dizilir, hepsi Leyla'ya vurgun, hepsi Leyla'ya talip.
Mecnun da sepetine elmaların en güzellerini doldurup yola koyulur, sırasını alır.
Görenler dalga geçerler,
+Bu hazinelerin karşısında elma sepetiyle mi Leyla'ya talipsin?
Mecnun'un cevabı:
+Bilirim elmalarım Leyla'nın güzeliğine karşılık değildir ama istedim ki Leyla'nın güzelliğinden bîhaber olmadığımı, ne'm varsa onlarla Leyla'nın yolunda beklediğimi bilsin...