Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

SÜHA YILDIRIM

SÜHA YILDIRIM
@Diyalekti2121
Sıkı Okur
KURGU DIŞI HESABIM
''THE SECRET'' BABA
"Dileyin, size verilecektir, arayın, bulacaksınız, kapıyı çalın, size açı- lacaktır. Çünkü her dileyen alır, her arayan bulur ve kapı, çalana açılır. İçinizden hanginizin oğlu ekmek ister de ona taş verirsiniz, veya balık ister de ona yılan verirsiniz? Sizler ki kötü olduğunuz halde çocuklarınıza iyi şeyler vermesini bilirsiniz. Göklerdeki Babanızın, kendisinden dileyenlere ne denli daha iyi şeyler vereceğini varın düşünün (Matta, VII, 7-11)." "Siz Göklerdeki Babanızın oğlu olasınız; zira o, güneşini hem kö- tülerin hem iyilerin üzerine doğdurur ve yağmurunu hem doğruların, hem kötülerin üzerine yağdırır (Matta, V, 45)."
Sayfa 183Kitabı okudu
Reklam
Markion'a göre kötülük sorunu, ancak birisi iyicil, öteki kötücül olmak üzere iki tanrının varlığı varsayılarak çözülebilir. Kötücül Tanrı, Eski Ahit'in Tanrısı olan, yani görünen dünyayı varetmiş olan Tanrıdır. Adem'in işlediği günahtan o sorumludur, bu günahın hatasını da onun soyundan gelme tüm insanlara yüklemektedir. Buna göre Markion, ortaya şöyle bir öğreti koymaktadır: "Eğer yaratıcı Tanrı varettiği dünya- da bulunan kötülüğü önceden kestiremediyse cahildir; bunu kestirip de önleyemediyse kötüdür; önlemek isteyip de yapamadıysa acizdir." İyicil Tanrı ne dünyanın, ne insanın yaratılışında bir rol oynamış değildir; o yalnızca görünmez varlıkları yaratmıştır. Merhametli olduğundan, kötücül Tanrının baskısı altındaki insanoğlunu kurtarmaya karar vermiştir. Bunun üzerine erişkin bir insan olan İsa'nın kılığında, fakat ancak insan bedeninin dış görünüşüne sahip olarak, yeryüzüne inmiştir; yasa ve peygamberleri kaldırmış, herkesin iyi, merhametli olmasını, kusurları bağışlamasını, direnişte bulunmamasını öğütleyerek insanların ruhlarını kurtarmıştır
Sayfa 179Kitabı okudu
Doğu gizemciliğinin, Yahudi Mesihçiliğinin, Yunan düşüncesinin ve Roma evrenselciliğinin kavşak yerinde, ortaya Hıristiyanlık çıkmaktadır.
Sayfa 176Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
TESLİS inancının iki yorumu(Augustinus)
Dile gelmez konuları tanımlayabilmek için hiçbir zaman tamamıyla ifade edemeyeceklerimizi bir biçimde ifade etmemiz gerekir. Yunanlı dostlarımız bir öz ve üç yapıdan, Latinler bir öz veya yapı ve üç kişiden (personae) söz ediyorlar.
Logos, Tanrı'nın öteki yaratıkları var etmek için kullandığı araçtı. Dolayısıyla bütün öteki varlıklardan farklıydı ve olağandışı yüksek konumu vardı, ama Tanrı tarafından yaratılmış olduğu için Logos da özünde Tanrı'nın kendisinden farklı ve ayrıydı.
Reklam
Böyle dedi üstat Diamond ve sahneyi Harari'ye devretti
Şu anda biz tam olarak geliştirilmiş bir kuram ortaya koymuyoruz ancak ilerisi için bir araştırma gündemi ile genel olmayan bazı yanıtlar ileri sürebiliyoruz. Artık yapılması gereken şey astronomi, jeoloji, evrimsel biyoloji gibi kabul edilmiş tarihsel bilimlerle eşit değerde bir bilim olarak insanlık tarihini ortaya koymak. O yüzden bu kitabı tarih disiplininin geleceğine bakarak ve çözülmemiş bazı sorunları ana hatlarıyla belirterek bitirmek uygun olur gibime geliyor.
Sayfa 517Kitabı okudu
Irak ve Suriye'yi inşa etmek için uğraşanlar, bazıları binlerce yıllık geçmişe dayanan gerçek tarihi, coğrafi ve kültürel mirasları kullandılar. Saddam Hüseyin, Abbasi halifeliğinin ve Babil İmparatorluğu'nun miraslarını kullandı, hatta en gözde zırhlı birliklerinden birinin adını Hammurabi Birliği koymuştu, ama bu Irak ulusunu eski bir topluluk yapmaya yetmiyordu. Dolabımda iki yıldır duran un, yağ ve şekeri kullanarak pasta yapmam, pastanın da iki yıllık olduğu anlamına gelmez. Geçtiğimiz on yıllarda ulusal topluluklar giderek birbirini tanımayan ama aynı tüketim alışkanlıkları ve ilgilerine sahip, bu yüzden kendilerini aynı topluluğun üyesi olarak hisseden ve tanımlayan tüketici topluluk- ları tarafından kuşatılıyor. Bu durum kulağa garip geliyor ama etrafımız böyle örneklerle dolu. Örneğin Madonna hayranları bir tüketici kabilesidir. Kendilerini büyük ölçüde Madonna konserlerinin biletleri, CD'ler, posterler, tişörtler, cep telefonu zil melodileri satın alarak tanımlarlar, yani alışverişle. Beşiktaş taraftarları, vejetaryenler ve çevreciler de bu duruma verilebilecek örneklerdir. Onlar da her şeyden önce tükettikleri şeyle tanımlanırlar, kimliklerinin temeli budur. Alman bir vejetaryen, et yiyen bir Almandansa Fransız bir vejetaryenle evlenmeyi tercih edebilir.
Sayfa 359Kitabı okudu
Bundan daha Marxist bir açıklama olamaz :)
Devlet, piyasalar ve bireyler arasındaki meseleyi çözmek zordur. Devlet ve piyasa karşılıklı hak ve yükümlülükler konusunda anlaşamazken, bireyler de ikisinin de çok fazla talepte bulunup karşılığında çok az şey verdiğinden şikayet ederler. Çoğu durumda bireyler piyasa tarafından sömürülürken, devlet de bireyleri savunmak yerine ordusu, polisi ve bürokrasisiyle bireylere karşı piyasaları korur. Yine de, mükemmel olmasa da bu anlaşmanın bir şekilde yürümesi inanılmazdır. Sonuçta, bu anlaş- ma insanların nesillerdir devam eden toplumsal düzenlerini altüst etmiştir. Milyonlarca yıllık evrim, hepimizi topluluk üyesi olarak düşünmek ve yaşamak yönünde tasarlamıştır, oysa biz iki yüz yıl içinde birbirine yabancılaşmış bireyler haline geldik. Hiçbir şey kültürün akıl almaz gücünü bundan daha iyi doğrulayamaz.
Sayfa 356Kitabı okudu
İlk cildin sekizinci bölümünde, Smith şu yeni iddiayı öne sürdü: Bir toprak sahibi, dokumacı veya ayakkabı cı, ailesini beslemek için gerekenden daha fazla kâr ediyorsa, bu fazlayı daha fazla çalışan istihdam etmek ve böylelikle kârını daha da artırmak için kullanır. Kârı arttıkça daha fazla çalışan istihdam eder. Dolayısıyla bireysel girişimcilerin kârındaki artış, tüm toplumun zenginliğinin ve refahının artışının temelidir. Bu bize çok yeni ve orijinal bir fikir gibi gelmeyebilir, ama şu anda he- pimiz Smith'in bu iddiasının çok doğal kabul edildiği bir dünyada yaşı- yoruz ve her gün haberlerde bu fikrin çeşitli varyasyonlarını duyuyoruz. Smith'in, insanların bencil bir şekilde kâr artırma dürtüsünün, kolektif zenginliğin temeli olduğu iddiası, insanlık tarihindeki en devrimci fikir- lerden biridir. Sadece ekonomik değil, ahlaki ve siyasi anlamda da dev- rimci bir fikir. Smith'in söylediği kısaca şudur: Açgözlülük iyidir ve ben zenginleşerek sadece kendime değil, tüm topluma fayda sağlıyorum. Egoizm altrüizmdir.
Sayfa 310Kitabı okudu
İş dünyası sıfır toplamlı bir oyun gibi görülüyordu. Elbette herhangi bir fırının gelirleri artabilirdi ama bu ancak diğer fırı- nın gelirlerinin azalmasıyla mümkün olurdu. Venedik zenginleşebilirdi, ama aynı süreçte Cenova fakirleşirdi; veya Osmanlı Sultanı zenginleşebi- lirdi ama bunu İran Şahı'ndan almalıydı. Pastayı farklı şekillerde kesebi- lirdiniz ama sonuçta pasta aynı pastaydı. Bu yüzden pek çok kültür, çok para kazanmanın günah olduğuna ikna oldu. İsa'nın dediği gibi "Bir devenin iğne deliğinden geçmesi, bir zenginin Tanrı'nın krallığına girmesinden daha kolaydır" (Matta 19:24). Eğer pasta değişmiyorsa ve bunun büyük kısmına sahipsem, bir kısmını başkalarının payından çalmış olmalıyım. Zenginler de bu yüz- den, yani kötülükleri yüzünden kârlarının bir kısmını fakirlere dağıtmak durumundaydı.
Sayfa 308Kitabı okudu
Reklam
Kredi, gelecek karşılığında bugünü inşa etmemize imkân sağlar, gelecek kaynaklarımızın bugünkü kaynaklarımızdan çok daha fazla olacağı varsayımının üstüne kuruludur. Gelecekteki geliri- mizi şimdiki zamanda bir şeyler yapmak için kullanınca yeni ve harika fırsatlar ortaya çıkabilir.
Sayfa 307Kitabı okudu
Modern Avrupalılar için imparator- luk kurmak bilimsel bir projeydi, bilimsel bir disiplini oluşturmak da emperyal bir proje. Müslümanlar Hindistan'ı fethettiğinde yanlarında Hint tarihini sistematik olarak inceleyecek arkeologlar, Hint kültürünü inceleyecek antropologlar, Hint topraklarını inceleyecek jeologlar ve Hint faunasını inceleyecek zoologlar getirmemişlerdi. İngilizler ise Hindistan'ı fethettiklerinde bunların hepsini yanlarında getirdiler. 10 Nisan 1802'de Büyük Hindistan İncelemesi başlatıldı ve tam 60 yıl sürdü. On binlerce yerli çalışanın, akademisyenin ve rehberin de katkısıyla İngilizler, titiz bir çalışmayla tüm Hindistan'ın haritasını çıkardı, sınırları belirledi, mesafeleri ölçtü; hatta Everest'in ve diğer Himalaya zirvelerinin yük- seklikleri ilk kez tam olarak ölçüldü. İngilizler, Hint eyaletlerinin askeri kaynaklarını, altın madenlerini incelediler, ama aynı zamanda nadir bulunan Hint örümcekleri hakkında bilgiler topladılar, renkli kelebekleri katalogladılar, yok olmuş Hint dillerinin kökenlerini araştırdılar ve unutulup gitmiş yıkıntılarda kazılar yaptılar.
Sayfa 296Kitabı okudu
Çoktanrıcılığın, tektanrıcılıktan farklı olan temel içgörüsü dünyayı yöneten üstün gücün çıkarları ve önyargıları olmaması, dolayısıyla da insanların dünyevi istekleri, kaygıları ve endişelerinden muaf olmasıdır. Bu tür bir gücü savaşta galibiyet, sağlık veya yağmur için talep et meye gerek yoktur; her şeyi kapsayan niteliğinden dolayı savaşı hangi krallığın kazanmasının, herhangi bir şehrin büyüyüp gelişmesi veya yok olmasının, birinin iyileşmesi veya ölmesinin arasında bir fark yoktur. Yunanlar Kader için bir şey kurban etmezlerdi, Hintliler de Atman için tapınak inşa etmediler.
Sayfa 218Kitabı okudu
Tarım Devrimi, beraberinde dini bir devrime de eşlik etmiş gibidir. Avcı toplayıcılar yabani bitkiler toplayıp hayvanları avlıyorlardı ama bunları Homo sapiens'e eşit görüyorlardı. İnsanların koyun avlaması koyunu insandan aşağı yapmıyordu, tıpkı kaplanların insan avlamasının insanı daha aşağı yapmadığı gibi. Bu dönemde canlılar birbirleriyle doğrudan ilişki kurarlar ve ortak habitatlarını yöneten kurallar hakkında bir nevi uzlaşırlardı. Buna karşılık çiftçiler, bitkileri ve hayvanları manipüle eder ve sahip olduklarıyla müzakere bile etmezlerdi. Tarım Devrimi'nin ilk dini sonucu, bitkileri ve hayvanları ruhani bir yuvarlak masanın eşit üyelerinden birer metaya çevirmesidir.
Sayfa 215Kitabı okudu
Binlerce yıl boyunca filozoflar, düşünürler ve peygamberler parayı la- netleyerek onu tüm kötülüklerin kökeni olarak gösterdi. Öyle olduğunu kabul etsek bile para aynı zamanda insan hoşgörüsünün doruk nokta- sıdır. Para dilden, devlet yasalarından, kültürel yasalardan, dini inanç- lardan ve toplumsal alışkanlıklardan daha açık fikirlidir. Para insanlar tarafından yaratılmış ve neredeyse tüm kültürel farkları aşabilen tek güven sistemidir, ayrıca din, cinsiyet, ırk, yaş ve cinsel yönelim üzerinden ayrımcılık da yapmaz. Para sayesinde birbirini hiç tanımayan ve güvenmeyen insanlar etkin işbirlikleri yapabilirler.
Sayfa 192Kitabı okudu
95 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.