Platon bir gün Diogenes'i yeşillik yıkarken görünce, yanına yaklaşıp usulca "Dionysos'un hizmetinde olsaydın, şimdi yeşillik yıkamazdın" dedi; o da aynı biçimde usulca "sen de yeşillik yıkasaydın, Dionysos'a hizmet etmezdin" diye karşılık verdi.
Yağmurlu bir havada, ıssız bir koruda soluğu kesilene ve toprağa boylu boyunca serilene dek koşmak. Yalınlık, doğa ve aşk... Bunlar Bento'nun sırlarıydı.
SOKRATES: (...)Bir insan beden eğitimiyle ilgileniyorsa, yaptığı işte herhangi bir insanın kendisini övmesini ya da kötülemesini mi yoksa bir beden eğitimi öğretmeninin ya da bir hekimin övmesini ya da kötülemesini mi umursar?
KRİTON: Tabii ki bir beden eğitimi öğretmeninin ya da hekiminkini umursar.
SOKRATES: O halde çoğunluğun değil, doğru insanın kendisini kötülemesinden korkacak ya da övmesini bekleyecektir.
SOKRATES: Acaba bu sözler bana ölüm cezası verilmeden önce güzel sözlerdi de bana ceza verildikten sonra onların çocukça, aptalca sözler olduğu mu ortaya çıktı? Söylenenlerin değeri benim bugünkü durumuma göre değişti mi yoksa eski değerini koruyor mu? Bu düşüncelere boş mu vereceğiz yoksa onlara uyacak mıyız?
SOKRATES: Sadece bugün değil, daha önceden de hep düşüncelerime uygun şekilde yaşamaya çalıştım. Bugün zor durumda bulunuyorum diye bundan önce savunduğum şeyleri bir köşeye bırakamam. Düşüncelerim bugün nasılsa daha önceleri de aynı şekildeydi. Onlara olan saygımı yitirmediğim gibi değerlerini de kaybetmediler.
SOKRATES: Keşke çoğunluğun elinden en büyük kötülüğü yapmak gelseydi! Öyle olsaydı, en büyük iyilikleri de yapabilirlerdi. Bu ne kadar da güzel olurdu! Ama ikisini de beceremezler. Çoğunluğun lafıyla bir insan akıllı da aptal da olmaz. Onların sözleri her zaman rasgeledir.
SOKRATES: Ey mutlu Kriton! Çoğu insanın söyleyeceği şeylerden bize ne? En akıllı insanlar senin doğru söylediğine inanacaklardır. Bizi asıl ilgilendiren de onların düşünceleri.