"Ancak burunları dibinde bulunanı görebilirler.
Oysa yakın olan her șey bayağıdır, değerli şeyler
uzaktakilerdir. Hayat değişse, kolay yaşansa,
insanlar daha akıllansa, her șey çok daha hoş olur ve herkes kârlı çıkar.
insanlardan sakınmak gerek. İnsanlar birbirlerinden nefret ediyorlar! Açgözlüdürler, birbirlerini çekemezler. Kötülük etmekten mutluluk duyarlar. Sen onlara gerçek yüzlerini
göstermeye, onları yargılamaya başlarsan sana kin besler, mahvederler seni!"
Yeryüzünde küçük düŞürülmemiş
aşağılanmamış kimse var mıdır? Beni o kadar çok küçük düşürmüşlerdir ki, artık kızmıyorum bile. Ne yapacaksın, insanlar başka türlü davranamıyorlar iște. Insan her șeye incinirse iş
göremez, üizerinde durmakla vakit kaybeder
Hayat bu! Eskiden, insanlara kızdığım olurdu
Sonra düşündüm ve gördüm ki kızmaya değmiyor
Herkes komşusundan dayak yemekten korkuyor, onun için ondan önce davranıp ilk darbeyi kendisi
vurmak için acele ediyor. Hayat böyle işte, küçük
anne."
“İnsanlar hayatını yaşıyor; oysa ben...”
Din bilgini, kalın, uğultulu bir sesle, “Herkesin alınyazısı farklıdır,” derdi.
“Birinin yazgısını melekler gümüşten küçük çekiçlerle döver, bir diğerininkini
ise şeytan baltanın tersiyle.”