Tanrı, Tanrı, Tann: Neredesin? Seni istiyorum, sana ihtiyacım var: Sana, aşka ve insanlığa inanmaya. Böyle kaçış yolları arayamazsın. Düşünmek zorundasın.
Güzel şeyler de var içinde ama kitabın yarısında falan başlayan bir aşağılama kin nefret kusma seramonisi epey uzun sürüyor zaten ben de burada koptum. Bu adamın (tam hatırlamıyorum ama en az on cilt vardır) ansiklopedisi de çok okunmadı. Nasıl okunsun ki bir yanda savaşlar kıtlıklar devrimler fakirlik ve sağlam rakipler diğer yanda da birkaç bin sayfalık ansiklopedi.
İlk sayfadan son sayfasına kadar düşünüyorum bunları yazarken. Arada atladığım bölümler oldu. Bunlar, ya daha teknik, detaylı sinema bilgisi istiyordu ya benim bilmediğim şeylerdi; mesela eski yönetmenler gibi ya da Munga'nın gençlik yazılarıydı. Yani malum herkes gibi mungan da gençken daha keskin dar bakışa sahipti kitabı okurken sadece üç beş sinema yazısını değil bir adamın yılları nasıl yürüdüğünü de okuyorsunuz tabi şimdi ben ilk defa munganın denemesini okudum pek yetkin sayılmam ama eğer sinemanın (günümüz koşullarından dolayı tabi) dar ve hep aynı şeylerin tekrarı oldugunu düşünüyorsanız buna bi bakın derim
Elias Canetti'nin okuduğum 3.kitabı İnsanın Taşrası. Körleşme (benim baştacım, ilk 5 kitaba girer) ve Hayvanlar Üzerine kitaplarından sonra sıra buna gelmişti.
Canetti'nin kelimeleri kullanış şekline bayılıyorum, her zaman için ben de merak uyandırıyor ve beni teşvik ediyor. İnsanın Taşrası'nda yazarın notlarını görüyoruz. Kişisel defterlerine aldığı kısa notlar. Kısa dediğime bakmayın kitap kalın ( 395 sayfa) ancak zaten Canetti'nin notlarının kısa olmasını beklemezdim, adeta zihninden taşıyor kelimeler. (Üstelik bu sadece notlarının bir kısmını oluşturuyor. İkinci kitap "Saatin Gizli Yüreği" yine notlarından oluşuyor.) Notlar genel olarak ölüm, din ve insanın amacı-varoluşu temaları çevresinde dönüyor. Canetti'ye bu kitap ile başlamanızı tavsiye etmem. Onu tanıdıktan sonra bu kitabı okumalısınız.
Kitabı okurken farkettiğim şey şuydu; Canetti bir yazma bağımlısı. Ne yaşarsa yaşasın bunu yazıya dökmek istemiş. Kafasındaki her düşüncede kaleme uzanmış. Ancak okurken bu beni olumsuz etkiledi. Konudan konuya, şekilden şekile, cümleden cümleye atlayarak bir okuma gerçeklestiriyorsunuz ve bu hiç verimli olmuyor. Unutmak istemeyeceğim kadar güzel cümleler ve fikirler okudum ama büyük ihtimal hepsini unutacağım çünkü dediğim gibi arka arkaya okumak odaklanmanızı ve aklınızda tutmanızı zorlaştırıyor. Benim için bundan sonra defalarca elimi uzatıp bir iki cümle okuyacağım bir kitap oldu
İnsanın TaşrasıElias Canetti · Sel Yayıncılık · 2015325 okunma
Bu bir aforizmalar kitabı, yer yer kısımlara ayrılsa da, hemen hemen her paragraf başka bir tespitin, başka bir özün, başka bir fikrin geçerliliğini sorguluyor. Sorguluyor diyorum çünkü düğümler atıp koşarak uzaklaşmıyor Canetti, okuyucuya başbaşa düşünme imkanı da veriyor. Yine de çok çetin bir serüven sizleri bekliyor. Çünkü ilerliyemiyorsunuz.
Dinler, savaşlar ve insanlık tarihinin diğer yapıtaşları üzerine çok çarpıcı notlardan oluşan bu kitabı “Körleşme”den önce okumak gerekiyor ki yazarın düşün dünyası hakkında fikir edinebilelim.
37-67 yaşları arasında ikinci dünya savaşını içine alan bir dönemde tutulmuş bu notlar. Bazen tek cümle bazen tek paragraf ya da sayfada kişisel olduğu kadar gerçekçi fikirlerini de tahayyüllerini de bulabilirsiniz. Aristoteles’ten Kafka’ya, Buda’dan Hobbes’a kadar bir çok kişi hakkında görüşlerini de görüyoruz. Yazarın bir çok alandaki birikimlerinin meyvesi bu eserde en çok da savaş ve ölüm TEMA’sı dikkat çekiyor.
İnsanın TaşrasıElias Canetti · Sel Yayıncılık · 2015325 okunma