Güzel..
Anlatımı güzel, akıcılığı güzel, kelimelere yüklediği anlam güzel, kurgunun andan geriye dönüşlerle verilmesi güzel, ruh çözümlemeleri, iç monologlar çok güzel ... (Bana Mustafa Ulusoy'un Aynalar Koridorunda Aşk'ını çağrıştırdı biraz. Doktor Mavinin danışanları da böyle çözümlemelerden geçiyordu.)
Fakat bir acılık var bu güzellikte. Kitabın başından sonuna kadar öyle her satıra yerleştirmiş ki bu acıyı yazar, okudukça sizi içine çekiyor kahramanın girdabı. Ve sizde o acının bir şahidi oluyorsunuz.
Dillendirmekten dahi çekindiğimiz o meş'um hastalıkla mücadele eden bir kadın Füruzan. Ve bir adam. Adı yok, sanı yok, kimliği yok(zaten kimliğini de kaybediyor hikayede), varlığını ispatlayamayan, bir kadınla hayat bulan ama kadına hayat veremeyecek kadar bencil bir adam. Kendini çaresizlik olarak nitelediği bir yalnızlığa mahkum etmiş bir adam..sevemedim bu adamı: )))
Ama kadın güçlü, umutlu ve küllerinden doğuyor her seferinde.
Biraz acıklı, mutsuz sonla biten bir Türk filmi gibi ama güzel. Okuması keyifli de sonunda bıraktığı duygu için aynı şeyi söyleyemeyeceğim :(
Yine de keyifli okumalar..