elis argun

elis argun
@Elisargun
çevirmen
yüksek lisans
Düzce
18 okur puanı
Aralık 2020 tarihinde katıldı
İşte Kur'an'daki birbiriyle bağlantılı kelimelerin tekrarlanış oranlan: Yedi Gök: 7 - Gökler'in Yaratılışı: 7 Dünya: 115 - Ahiret: 115 Şeytan: 88 - Melek: 88 De: 332 - Dediler: 332 Gün: 365 - Günler: 30 - Ay: 12 Bitki: 26 - Ağaç: 26 Ceza: 117 -Affetmek: 2x117 Zekat: 32 - Bereket: 32 Rahmet: 79 - Hidayet: 79 İyiler: 6 - Fecirler: 3 Yaz Sıcak: 5 - Kış Soğuk: 5 Sizi yarattı: 16 - Kulluk: 16 Şarap: 6 - Sarhoşluk: 6 Zenginlik: 26 - Fakirlik: 13
Reklam
Nasıl ki evrende her şey birbiriyle bağlanhlı ve evrendeki her şey birbirini etkilemekteyse, insanı oluşturan her unsurun da insanla bir bağlantısı vardır. Bu unsurlar arasına, doğum tarihimiz ve ismimizin enerjetik özellikleri de dahildir. İşte bu kitapta ele alınan konu budur.
İnsan gerek ruhsal, gerekse de fiziksel her eyleminden sorumludur. Buradaki sorumluluk payı varlığın şuurluluk kapasitesi oranındadır. Bir varlığın şuuru ne derecede açıksa, o derecede de sorumluluk payı artmaktadır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ezoterik ve metapsişik öğretilere göre kader, dışarıdan bizlere biçilmiş bir alın yazısı değil, bizim kendi irademizle muhtelif yaşamlarımız boyunca yaptığımız fiillerimizin Evrensel - Kozmik Yasalar'ın gereklerine göre beliren sonuçlarıyla karşılaşmamızı ifade eder. Yani bir kaderden söz ediliyorsa, bu kaderi yazan kalem bizim elimizdedir. Ancak bu kalemin ne yazacağını belirleyen etken, Evrensel - Kozmik Varoluş Yasalarıdır.
Açıklama yapmak fikir yürütmeyi genişletir, kabul etmek ise sona erdirir.
Reklam
Bir dahaki sefere, size yakın insanlar kendilerini mutsuz hissettiğinde, endişelerini fikir yürüterek gideremeyeceğinizi unutmayın. Kendilerini hemen korkularından kurtarmaya çalışmak yerine, hissettiklerini sabırla geri yansıtın. Yapmak istemedikleri bir şeyi niçin yapmalan gerektiğini kendilerine açıklamaya çalışmak yerine - bu sadece
Tiroit bezi faaliyetinde yin/yang dengesini sağlamak ya da iyileştirmek için boğaz bölgenizde elinizle yatay sekiz yani sonsuzluk sembolünü çizin. Her gün yirmi bir kez. Boğazınızdaki enerji değişimini, çizerken bile hissedeceksiniz. Sonra meme uçlarınızdan dikey olarak aşağı indiğinizde sutyen altı telinin bulunduğu hizadaki noktayı var gücünüzle ovun. Bu nokta büyük olasılıkla acıyacaktır. Acıması o noktada toksin birikimi olduğunun göstergesidir. Ağrı bir süre sonra geçecektir. Ağrı geçene kadar ovmaya devam edin. Böylece lenf bezlerinde birikmiş toksinlerin bedenden atılmasını sağlamış olacaksınız.
canınız sıkça çikolata, patates cipsi, kola gibi beslenme zincirinde elzem olmayan abur cubur şeyler çekiyorsa aşağıdaki uygulamayı yapın. Bu uygulamayı yaparken her adımda aşağıdaki cümleyi içinizden ya da yüksek sesle tekrar edin. Bu afirmasyonu yaparken “fermuarınızı” çekin. (Elinizle pubik bölgeden, başka bir deyişle pubisten çene çukuruna kadar bedeninizin ortasında bir fermuar varmış gibi tarayın.) “Doyumlu ve huzurluyum. Sağlıklı kiloma kavuşmak bana …… (abur cuburun adı) yemekten/içmekten daha fazla doyum ve huzur veriyor.”
Uyku uykunun mayasıdır, sözünde olduğu gibi tembelleştikçe tembelleşiriz, yedikçe yeriz, içtikçe içeriz. Ortalama üç gün yani yetmiş iki saat içinde zararlı şeylerden uzak kaldığımızda beden bağrışmasını keser sakinleşmeye başlar. Size zarar veren gıdalardan üç gün uzaklaştığınızda canınızın çekmesinde büyük değişiklikler göreceksiniz. Elbette bu üç günlük adaptasyon, fiziksel bağımlılık süreciyle ilgili; psikolojik bağımlılıkla değil.
Affediş hayatın doğal akışına teslim olmak, bırakmak, özgürleşmektir. Acıdan, incinmeden, kızgınlıktan, birikmiş duygusal yüklerden özgürleşmek, birikmiş yağ yükünden özgürleşmeyi de beraberinde getirir. Bedenimizin yaşam enerjisi özgürce aktığında bedenimizin doğal kilosu olan “ideal kilomuza” da doğallıkla kavuşuruz. Bunun örneklerini o kadar çok gördüm ki. Bu konuda kendinize yardım için Affetmenin Özgürleştirici Gücü ve Derin Affediş CD ’lerimden destek alabilirsiniz. Önce Affetmenin Özgürleştirici Gücü ’nü dinleyin, sonra Derin Affediş CD ’sini. Affetmeye kendinizle başlayın. Kendini yargılamakla başkalarını yargılamak arasında fark yoktur. İkisi de bize zarar verir.
Reklam
Hipotiroidi sorunları: Halsizlik, güçsüzlük, kolay yorulma Üşüme, soğuğa tahammülsüzlük Seste kısıklık ve kalınlaşma El, yüz ve bacaklarda şişlik Göz etrafında şişlik Ciltte kuruma, kabalaşma veya kalınlaşma Saçlarda dökülme Kas krampları Depresyon, uyku bozukluğu, uyku hali Kabızlık Âdet düzeninde bozulma Kilo alma Hafızanın zayıflaması, hatırlamada zorluk Nabız sayısında azalma Hareketlerde yavaşlama Terlemede azalma
Ensülin direncinin yarattığı sorunlar: Obezite, tatlı krizleri, şeker hastalığı, açlık nöbetleri, uyuklamalar, çarpıntı, terlemeler, kötü kolesterol yükselmesi, trigliserit yükselmesi, karaciğer yağlanması, tansiyon yükselmesi, anlamsız, ani ve aşırı tepkiler, uyku bölünmeleri ve uyuklamalar, her türlü çabaya rağmen kilo verememek, polikistik over sendromu, metabolik sendrom, uyku apnesi.
Ensülin duyarlılığını arttırdığı için diyabetin tedavisinde kullanılmaktadır. Ayrıca yüksek tansiyon, kabızlık, depresyon sorunlarına da iyi gelir. Mide ve bağırsak florasını, asit alkali dengesini korumaya yardımcı olan stevya, Japonya’da da otuz yılı aşkın bir süredir milyonlarca kişi tarafından tatlandırıcı ve gıda katkısı olarak kullanılıyor. Türkiye’de de bir süredir satılıyor. Bu bitkiden elde edilen şekerin, kan şekerini düzenleyici etkilerinin olması çok hoş. Ayrıca tamamen doğal, sıfır kalorili, bol lif içerikli olması da tercih sebebi oluyor. Stevya bitkisinin içindeki steviosid maddesi, vücudumuzdaki tat duyuları tarafından normal şekerin 250-300 katı daha tatlı olarak algılanmaktadır. Bu nedenle bir tutam stevya tozu, bir litre çay, kahve veya diğer içecekleri tatlandırmaya yeterli oluyor. Agave: Agave anavatanı Orta Amerika olan bir kaktüs türüdür ve tekilanın hammaddesidir. Kökündeki özsuyunun damıtılmasıyla agave şurubu elde edilir. Kalorisi vardır ama bala ve şekere göre çok daha azdır ve baldan da şekerden de daha tatlıdır. Bu nedenle az miktarda tüketilir. Glisemik oranı düşük olduğu için kana yavaş karışır. Ağızda garip bir tat bırakmaz. Sadece çay kahvede değil, tatlı yapımlarında artık birçok bilinçli insan rafine şeker yerine agave şurubunu kullanıyor.
Ensülin duyarlılığını arttırdığı için diyabetin tedavisinde kullanılmaktadır. Ayrıca yüksek tansiyon, kabızlık, depresyon sorunlarına da iyi gelir. Mide ve bağırsak florasını, asit alkali dengesini korumaya yardımcı olan stevya, Japonya’da da otuz yılı aşkın bir süredir milyonlarca kişi tarafından tatlandırıcı ve gıda katkısı olarak kullanılıyor. Türkiye’de de bir süredir satılıyor. Bu bitkiden elde edilen şekerin, kan şekerini düzenleyici etkilerinin olması çok hoş. Ayrıca tamamen doğal, sıfır kalorili, bol lif içerikli olması da tercih sebebi oluyor. Stevya bitkisinin içindeki steviosid maddesi, vücudumuzdaki tat duyuları tarafından normal şekerin 250-300 katı daha tatlı olarak algılanmaktadır. Bu nedenle bir tutam stevya tozu, bir litre çay, kahve veya diğer içecekleri tatlandırmaya yeterli oluyor.
Ne kadar çok ensülin, o kadar çok androjen. Bu da kadınlarda polikistik over sendromu denilen sorunları yaratıyor. Kan şekeri yakılarak enerjiye dönüşemediği için, kişi yemek yedikten sonra bile kendini aç, dinlendikten sonra bile yorgun ve halsiz hisseder. Bu durum Tip 2 diyabet olarak da biliniyor.
68 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.