Eğer sen beni evcilleştirirsen adeta yeniden doğmuş gibi olacağım. İşittiğim bir ayak sesinin diğerlerinden farklı olduğunu hissedecegim. Diğer ayak sesleri benim kaçmama sebep olurken senin ayaklarından çıkan sesler tıpkı bir melodi gibi gelecek bana. Adeta gel diyecekler. Ben de gizlendiğim yerden çıkıp geleceğim. Şuradaki buğday tarlasını görüyor musun? Ben ekmekle beslenme. O yüzden buğdayın bana hiçbir faydası yok. Oysa senin saçların tıpkı buğday sarısı gibi. Beni evcilleştirirsen eğer şu buğday tarlası bana hep seni hatırlatacak. Böylece buğday tarlasından çıkan rüzgâr sesini de seveceğim.
Tilki açıklamaya koyuldu: “Şimdi benim için senin diğer çocuklardan hiçbir farkın yok. Sana ihtiyacım yok. Senin de bana ihtiyacın yok. Ben senin için etraftaki yüzbinlerce tilkiden biriyim. Şayet beni evcilleştirsen o zaman birbirimize ihtiyaç duyacağız. O zaman sen benim için bu dünyada benzersiz olacaksın. Ben de senin için benzersiz bir tilki olacağım.“
Kral, “O zaman kendini yargılayacaksın,” dedi Küçük Prens’e. “bu ise en zorudur. Kendini yargılamak başkalarını yargılamaya benzemez. Eğer bunu başarabilirse, işte o zaman gerçek bir bilgi olmuşsun demektir.”