Konfiçyüs’e ait olduğu ifade edilen “duyarsam, unuturum, görürsem hatırlarım, yaparsam öğrenirim” sözünde de ifade edildiği üzere; okumak karşısında yazmak bireyin okunan metnin içerisine daha fazla nüfuz etmesini sağlamaktadır. Günümüzde pedagoglar tarafından bir kez yazmanın dokuz/on kez okumaya bedel olduğu ifade edilir. Zira okuma sırasında bilgi kısa süreli belleğe kaydedilir, sonraki aşamada bu bilgilerin ancak bir kısmı hatırlanabilir. Ancak yazarken hem okumak, hem muhakeme etmek hem de kısa süreli belleğe gönderilen bilginin uzun süreli belleğe kaydedilmesi durumu söz konusudur. Bu anlamda nasıl ki göz atmak, görmek ve bakmak kavramları benzer anlamlar içermekle birlikte, farklı boyutları/derinlikleri ifade etmekteyse, aynı şekilde anlamak, kavramak ve idrak etmek kavramları da faklı öğrenme seviyelerini ifade etmektedir. Dolayısıyla yazmak okumaya nazaran daha derin bir anlayışın anahtarı konumundadır.Gözle okunan dille tekrar edilip, zihinde muhakeme edilen ve yazılarak tekrarlanan bilginin daha kalıcı olacağı aşikârdır.