Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Erkay Kunduz

Erkay Kunduz
@ErkayKunduz
İstanbul
11 Eylül 2001
50 okur puanı
Aralık 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri
Gazeteci arkadaşlarla müzeden çıktık. Parklar içinden otele dönüyoruz. Hayat, alabildiğine hayat! Şevk, alabildiğine şevk! Her yerde medeniyetin kadını, medeniyetin erkeği... Gazetelerde bir sütun boyu, tiyatro, bir sütun boyu konser, bir sütun boyu konferans... Mektepleri yeni eğitim şartlarına uydurmak için 10 milyar Türk liralık projeler, bir demokrasi anayasasında kayıtlı şartlı bir cumhuriyet: "Laik ve sosyal!" Her vatandaşa bir yuva. İşli işsiz herkese doyurma kazancı. Gündüz hareket içinde, gece ışık içinde. -Çocuklar, dedim, Cumartesi günü 12'de uçağa bineceğiz. Altı saat sonra ne gibi meseleler içine konacağız, bilir misiniz? Bir kadın mı dört kadın mı? Bere mi şapka mı? Kız çocuk mektebe gitmeli mi, gitmemeli mi? Ana hamamda erkek çocuğunu yıkarke n peştemalı göbek deliğinin ne kadar üstünde tutmalı? Yani hülasası, nasıl olup nasıl edip de ille bu medeniyete girmemeli. -Haydi efendi haydi... derdi.
Sayfa 131 - pozitifKitabı okudu
Reklam
Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri
Cumhuriyet devrinin bütün dış politikas, "lüzumsuz yere bir Türk vatandaşının hayatına kıymamak" prensibi üzerine kurulmuştu.
Sayfa 126 - pozitifKitabı okudu
Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri
Bir gün bir Yeşilaycı konferans veriyormuş. İçki aleyhine söylemediğini bırakmamış. Bir aralık dinleyicilerine: - Bir eşeğin önüne bir kova su, bir kova rakı koysanız, hangisini içer? diye sormuş. Ön sıradan hemen bir akıllı atılmış: -Tabii suyu? Konferansçı sormuş: -Neden? -Arka sıralarda konferansçıya içerleyip duran bir akşam keyifçisi varmış. Yeşilaycıya: -Neden olacak? Eşekliğinden! demiş. Hikayeyi Ankara'ya rahmetli Ahmet Rasim getirmişti. Atatürk'ün pek hoşuna gittiği için tekrarlayıp duruyordu. Bir akşam Orman Çiftliğinde eski küçük köşkün havuz kenarında oturuyorduk. İçki sofrası kurulmuştu. Atatürk biraz uzakta oynayan çiftlik çocuklarından birini çağırdı: -Yanaş bana çocuğum. Çocuk yanaştı: -Bir eşeğin önüne bir kova su, bir kova da rakı koysalar hangisini içer? Çocuk bir Atatürk'e bir sofra üstündeki kadehlere bakarak: -Rakı! demesin mi? Rahmetli Atatürk: -Aman çocuklar neden diye sormayalım! dedi. Eşeğin bizim gibi insanlığı tutmadıkça su ile içkiyi karıştırmak ihtimali var mıdır?
Sayfa 120 - pozitifKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri
Atatürk, o zamanlar henüz Gazi Mustafa Kemal Paşadır, bir gün Çankaya yakınlarında gezindiği sırada bir köy klübesi görür. Yaverine: -Acaba içerde kimse var mıdır? Bir kahve içebilirmiyiz? der. İhtiyar bir adamcağız kapıyı açar. Tanrı misafirlerine boş sediri gösterir. Biraz hoşbeşten sonra Atatürk: - Ne yaparsın, ne ile geçinirsin? Kimin kimsen var mıdır? diye sorar. -Bir iki tarlamız var. Bu bağ da bizim. Çoluk çocuk geçinip gidiyoruz. Allah başımızdan Gazi Paşayı eksik etmesinde... -Gazi Paşayı tanır mısın sen? -Nasıl tanımam? Pehlivan gibi boylu poslu (klübenin tavanını göstererek) maşallah hani buraya sığmaz... Sakalı da göğsüne kadar... kıvır kıvır yiğit bıyıklı... Atatük yağverine eğilerek usulca "-sakın düzeltmeye kalkma... İhtiyarın hayalini bozmayalım" demiş. Köylüyü bir masal devini andıran kendi Gazisi ile bırakıp çıkmışlar.
Sayfa 116 - pozitifKitabı okudu
Mustafa Kemal
Bir gün Atatürk, eğlence kabilinden, fransızca kelimelerden birinin aslının türkçe olması ihtimalini olduğunu öne sürer. ve aklı yattığı kadar izah eder: Dilci rahmetli Yusuf Ziya: - Hayır o fransızca kelimenin aslı türkçe kelime olamaz, der. - Niçin olamazmış? Siz demin bir başka fransızca kelime söylediniz. Aslı türkçe olduğunu iddia ettiniz. Niçin sizinki olurda benimki olmaz ? Rahmetli alaycı idi: -Ne sizinkinin, ne benimkinin kitapta yeri yok. Sizin buluşunuz ihtimal yatakta sağdan sola dönerken hatrınıza geldi. Ben de bu sabah banyoda yıkanırken benzettim.
Sayfa 114 - pozitifKitabı okudu
Reklam
Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri
Bilmiyordu ki Mekke'ye şapka ile gidilmez. Amma daha iyi biliyordu ki başlık ve kıyafet değiştirmekle din değiştirildiğini zanneden bir cemiyette ne gerilik, ne de kölelikten ayrılarbilir.
Sayfa 109 - pozitifKitabı okudu
Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri
Endonezya Cumhurbaşkanı ile Başbakanı ikisi birden bir muhabire: - Biz Atatürk'ün yetiştirmesiyiz, demişlerdi. Atarürk Türkiye'den uzaklaştıkça alabildiğine büyür. Bir hürriyet ve kurtuluş dininin peygamberi olur. O dedi, derler, başka demezler. Ey Cumhuriyet nesli, ki memleketin dört köşesinde bütün kadrolar içindesin, sana bu ,hikayeleri Atatürk Türkiyesinin yeni bir seçim arifesinde yazıyorum. Nerede Atatürk devrine, inklaplarına dil uzatan olursa onları Moskof casusları gibi yakala, savcıya teslim et. ona dil uzatanlara ağız açtırma! Çünkü o sensin artık. O sende sağdır
Sayfa 87 - pozitifKitabı okudu
Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri
Üçücü söz, Hindu liderindedir. Bugün de Hindistanın belli başlı şahsiyetidir. Son derece tevazu içinde şöyle demişti: - Biz bir Asya memleketinin kapitalist bir devlet hakimiyetinden tamamiyle kurtulup müstakil olacağını düşünemezdik. Bizim parolamız otonomi idi. Böyle bir memleketin kapitalist bir devlet değil, bütün devletler hakimiyetinden kurtulup tamamiyle müstakil olacağına Atatürk ispat etti. Bizi istiklalimize kavuşabileceğimize inandıran odur. Dört yüz milyonluk bir ülkede hürriyet harekatının kılavuzlarından birinin sözü idi bu. Atatürk sahiden bu kadar büyük mü idi? Onu şimdi bile Adıtürkçülere sormak istiyorum.
Sayfa 86 - pozitifKitabı okudu
Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri
1938'de ellinci doğum yıldönümü töreninde bulunmak üzere Berlin'e gittiğimize Tanrının bu dünyayı yaratmak için yedi gün uğraşmış olmasına bile gülecek kadar kibirli Hitler, bütün heyetleri bir büyük salonda kabul etmişti. Kendisi ortada, yapayalnızdı. İkincisi Georing beş on adım, üçüncüsü Göbells de bu sonuncudan beş on adım geride durmuşlardı. Hitler Romanya heyetine reislik eden Dışbakanına, verdiği işi iyi yapmayan bir hususi kalem müdürü gibi paylıyordu. Sıra bizim heyete geldi: Mavi gözlerinin bakışları yumuşak ve tatlı, -Atatürk bir millet bütün vasıtalarından mahrum edilse dahi kendisini kurtaracak olan vasıtaları yaratacağını öğrenen liderdir. Onun birinci talebesi Mussolini'dir, ikinci talebesi benim demişti. Şaşıpda kalmıştık. Biz Türkler içinde böyle düşünmeyenlerin ne kadar çok olduğunu hatırkıyorduk.
Sayfa 86 - pozitifKitabı okudu
Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri
Ben de Atatürk'ü tanırdım. Severe ve anlardım. Fakat büyüklüğünün bizi ne kadar aştığını dört yabancının sözlerinden daha iyi öğrenmiştim. Bu sözlerden birincisi, Türkiyeyi hiç bilmeyen, fakat Birinci Dünya Harbi ve sonrası hadiselerini en iyi takip etmekle tanınan bir Amerikan gazetecisinin kitabındadır. Muhabir, Lausanne andlaşmasını anlatııktan sonra şöyle der: "Garbin şark önünde eğilişi hiçbir zaman bu kadar zelilce olmamıştır." Eski bir yarı sömürge kapitülasyonlardan ve büyük devletler tahakkümünden kurtaran ilk kahraman o idi.
Sayfa 85 - pozitifKitabı okudu
Reklam
Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri
Atatürk düşmanlarından biri Hüseyin Cahit Yalçın'a telefonla başvurur: - Siz ki ilk dil kurultayında yüzüne karşı mücadele etmiştiniz. İşte söylemek isteyip de söyleyemediğiniz şeyleri artık yazmak fırstı geldi, demiş. Hüeyin Cahit Yalçın bana bu hikayeyi anlatattıktan sonra: - Yaşarken , yenilmeyen Atatürk'ün öldükten sonra yenileceğini zannedenlere şaşıyorum, diyordu. Hüseyin Cahit Yalçın da o çapta bir milli kahramanın öldükten sonra yaşadığı zamandan daha sağ kalacağını bilmekteydi. Yaşarken bir milli kahraman kusurları da kendisi ile beraber yaşar: Ölünce mezara bu kusurlar gömülür, yalnız şanları ve şerefleri yaşamakta devam eder.
Sayfa 84 - pozitifKitabı okudu
Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri
Biz Türkler, hele Kuvay-ı Milliye sırasındaki ve daha önceki Türrkiye şartlarını iyi bilmiyenler, Atatük'e tam değerini veremiyoruz. Veremediğimiz için de onun, hala neden Türkiyeyi elinde tutmakta olduğunu anlamıyoruz. 1946'dan beri düşeyazdığımız tehlikelerden bizi kurtaran odur. Malatyada, vakitsiz patlak veren hadise, Şeyh Sait hadisesi kadar tertipli idi. Hiç kansız bastırılmıştır. Anıt-Kabir'e doğru yürüyüşlerden daha kolay dağıtılmaktadır.
Sayfa 84 - pozitifKitabı okudu
Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri
İstanbul'daki Fransız Generali Pelle'nin Göztepe köşkü merdivenlerini nasıl sarararak çıktığını hatırlıyorum. Konuşmadan sonra Mustafa Kemal diyordu ki: - Bana Boğazlar üstüne yürüyen kıtaları durdurmamı teklif etti. Ben de muzaffer orduları hiçbir yerde durdurmak mümkün olmadığını, hemen mütareke yapmağa karar vermelerini söyledim. Bir müddet durdu, güldü: - Muzaffer ordular... dedi., bunlar o kadar dağıldılar ki toplamağa kalkışsam kimbilir kaç hafta sürer!
Sayfa 39 - pozitifKitabı okudu
Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri
Fakat bitirmiş bir adam değildi. Yangın alevleri ile aydınlanan İzmir gecesinde: -Asıl şimdi başlıyoruz, demişti. Siz ikiniz de benim mebusum olacaksınız. Asıl bundan sonra işlerimiz var. Milleti yokolmağa doğru götüren geçmişe nasıl bir kinle bakıyordu. O, neyin ve nasıl kurtarıldığını herkesten daha iyi biliyordu. O, batmak denen en büyük tarih faciasına bu milletin ne için uğramış olduğunu unutmuyordu. Türk topraklarında gömülen, esir kamplarına taşınan veya kaçan düşmana ehemmiyet bile verdiği yoktu: Asıl düşman memlekette idi. Şimdi onu yenmek, daha "hakiki" vasfı ile birlikte kullandığını kurtuluşa ermek lazımdı.
Sayfa 35 - pozitifKitabı okudu
Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri
Mustafa Kemal, son çağ Türk tarihinde parlayıp sönen birçok şöhretler gibi tesadüflerin adamı değildi. Onun askerlik ve ıslahatçılık hayatı, ta ilk gençliğinden beri ahenkli ve hiçbir zaman tezatlaşmıyan bir gelişme gösterir.
Sayfa 5 - pozitifKitabı okudu
309 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.