Zamanımın çokluğunun bana yaptırabileceklerinden korkuyorum. Dönüştüğüm ve asla olmak istemediğim aynada ki yüzümden iğreniyorum. Olduğum insanın kabul göreceği çok az topluluk biliyorum. Bir gün... Gerçekten bir gün yapmak istediğim her şeyi yapmış ve güzel bir ölüm istiyor olduğumu tahayyül ediyorum. İçimde ki boşluk ; göreceğim ve de yaşayacağım hazların, insan ortalama ömrünün yarısına bile gelememiş iken tükenmekte olduğunun farkındalığından sanırım. Bana bu satırları yazdıran yeni haz arayışlarının dönüştürdüğü insan.
Tanrı ile aramı iyi tutmaya çalışıyorum. Cevapsızlık ve yahut içimde ki tatminsizlik mi bana ölüme olan bu iştiyakımı veren bilemiyorum. Ama artık hayatın, yüzyıllardır okuduğu aynı martavalı yaşamak istemediğimi biliyorum. Bildiklerimin bundan ibaret olmasından ve de bilgisizliğimden utanıyorum. Bilgisiz ve milyon tane soru ile bir avuç toprağa dahi sahip olamayacağım, yok olması kaçınılmaz bu atmosferin varlığına ise yine ve yine verecek cevaplar arıyorum. Günlüğümün bu sayfasına bir tarih belirtmek gerekiyor ise ;
Kendi kıyametime yaklaşırken...
- esma
Kendi içinde yaşayan bu kadar çok insanı memnun edemeyen, onları başkaldırmak durumunda bırakan bir uygarlığın sürekli ayakta kalma şansı yoktur ve buna da layık değildir.
Tek kişi olarak hayatta kalma olanakları ne kadar kısıtlı sayılsa da, başkalarıyla bir arada yaşayabilmeleri için uygarlığın kendilerinden istediği özverileri bireylerin ezici bir yük gibi üzerlerinde duyumsamaları ilginçtir.