Nâtüvânem

Sabitlenmiş gönderi
İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... Içimizde şeytan yok. Içimizde acz var. Tembellik var. Iradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var. Hiçbir şey üzerinde düşünmeye, hatta bir parçacık durmaya alışmayan gevşek beyinlerimizle kullanmaya lüzum görmeyerek nihayet zamanla kaybettiğimiz biçare irademizle hayatta dümensiz bir sandal gibi dört tarafa savruluyor ve devrildiğimiz zaman kabahati meçhul kuvvetlerde, insan iradesinin üstündeki tesirlerde arıyoruz.
Sayfa 293
Reklam
90 syf.
·
Puan vermedi
Göz İzi
Göz İziDücane Cündioğlu
8.3/10 · 1.165 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Nâtüvânem
Bir kitabı okumaya başladı
Bağlanma
BağlanmaAmir Levine
8.7/10 · 2.912 okunma
İnsanoğlu nasıl şaşırmaz? Bakışlarını kendisine yönelttiği o çokluk içinde gizli halde duran birliği (varlık), noktayı (nitelik), ânı (nicelik) nasıl olur da görmez? Görürse, görünce ve dahi görüp de nasıl şaşakalmaz? Sizce de şaşırtıcı değil mi?
Sayfa 16
Reklam
Nâtüvânem
2024 okuma hedefini ekledi.
2024 OKUMA HEDEFİ
1/12 kitap - %8 tamamlandı
1 kitap okudu
12 kitap
90 sayfa
0 inceleme
1 alıntı
23 günde 1 kitap okumalı.
Açık Ufuk
Açık Ufukİbrahim Kalın
9.3/10 · 1.631 okunma
Gelişmiş toplumların kültürlerinde birey olma baskındır, ait olma pek o kadar önemsenmemiştir; insanlar birinin oğlu, kızı, torunu ya da yeğeni olarak bilinmeyi pek istemez. Bu toplumların bilim, felsefe, sanat ve teknolojide gelişmeleri hızlıdır. Bu toplumlarda yeni düşünce, yöntem ve yaklaşımlar, 'Şimdi başımıza yeni icat çıkar ma!' denilerek bastırılmaz; aksine ödüller verilerek teşvik edilir. Ailelerde, okullarda ve genel olarak toplumda herkes gibi düşünen, herkes gibi konuşan, herkes gibi giyinen ve davranan insanlar makbul değildir ve ailelerden çocuklarını farklı farklı bireyler olarak yetiştirmeleri beklenir. Bu toplumlarda insanın değeri, kiminle nasıl bir ilişki içinde olduğuna bakılarak belirlenmez.
Sayfa 45
ABD'de doktora öğrencisi iken benimle dört-beş kez öğle yemeğinde buluşan bir İngiliz arkadaşımın sonraları öğle yemeğinde hep başkalarıyla buluşmayı tercih etmesini sorguladığım zaman, 'Doğan, sen ve ben çok benzer düşünüyoruz; o nedenle seninle buluşmuyorum!' demesine hayret etmiş ve hiç anlayamamıştım. Bir başka arkadaşım da doktora öğrencilerinin araştırma konusu bulabilmek için kendilerinden farklı düşünen ve fikirlerini eleştiren kişilerle beraber olmak istediklerini anlatmıştı. Benim gibi düşünenleri dost kabul eden ve benden farklı düşünenlere ötekileştiren bir gelenekten geldiğim için bu yaklaşımı anlayamamış, uzun süre kendimi dışlanmış hissetmiştim. Daha sonra bu yaklaşımın üniversite kültürünün özünü oluşturduğunu keşfettim ve düşünce hayatının, bilimin, sanatın ve teknolojinin gelişiminde farklı soru sormanın ne kadar önemli olduğunu keşfettim. Bu kavrayıştan sonra sosyal hayatta edindiğim dostlar ile düşünsel hayatta edindiğim dostların çok farklı olabileceklerini kabul ettim.
Sayfa 45
Shakespeare bir oyununda, "Kendini ihmal etmek, kendini sevmekten daha büyük bir günahtır. " der. Ben bu sözü gerçekçi buluyorum. Önemli bir söz; üzerinde düşünmeye değer. Anne-babaların bu söz üzerinde düşünüp aralarında konuşmalarını isterim. Kendini ihmal eden bir annenin/babanın çocuğuyla kurduğu ilişki ile kendini ihmal etmeyen bir annenin/babanın çocuğuyla kurduğu ilişki farklı olacaktır. Kendi beden ve ruh sağlığına önem veren, özen gösteren bir anne veya baba bencil değil, uzun vadeli düşünen olgun biridir. Kendini ihmal ederek saçını süpürge eden anne veya baba oksijen maskesini önce kendine takmadığı için oksijeni çabucak biter ve ne kendine, ne işine, ne eşine, ne de çocuğuna bir hayrı olur.
Sayfa 88
Reklam
Eğer biz küçük ümmetler olan ailelerimizi vahdet hâline getirebilseydik inanın büyük ailemiz olan koca İslâm ümmeti de vahdet hâline gelecekti. Evimizde bu vahdeti sağlayacak beş temel vazifemiz vardır. Bunları yaparsak Allah'ın izniyle ev vahdetini sağlamış oluruz: 1. Sofra Vahdeti 2. Sayfa Vahdeti 3. Sevgi Vahdeti 4. Seyahat Vahdeti 5. Seccade Vahdeti
Sayfa 205
"En hayırlı kadın odur ki kocası kendisine baktığı zaman yüreğine serinlik gelip hoşnut olan, emrettiği zaman kocasına itaat eden, kendisini arzuladığı zaman kocasını rencide etmeyip ona karşı direnmeyen, kocasının kendisine emanet ettiği malları, onun onaylamadığı şekilde harcamayan kadındır.” Bu rivayette dikkatimizi çekmesi gereken en önemli husus şu ki Efendimiz (sas), sâliha kadın denince en başa kocasını mutlu eden kadını koydu. Çok güzel, çok bilen, çok okuyan, çok temizlik yapan veya çok güzel yemekler yapan kadın demedi. İçten bir tebessümün tüm bu meziyetlerin önünde bir meziyet olduğunu bizlere öğretti. Basit gibi duran ama bugün maalesef sevdiklerimizden çokça esirgediğimiz bir nimettir tebessüm...
Sayfa 157
595 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.