Upsidaisy

Upsidaisy
Bir kitabı okumaya başladı
Atlas Silkindi
Atlas SilkindiAyn Rand
8.9/10 · 593 okunma
Reklam
Upsidaisy
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Kinyas ve Kayra
Kinyas ve KayraHakan Günday
8.5/10 · 26,7bin okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Beyaz Zambaklar ÜlkesindeGrigory Petrov
8.6/10 · 98,8bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsanlar yaptıkları işleri, özgür ortak rızayla, ortak ve karşılıklı çıkarları doğrultusunda değiş tokuş ederler, bunu ancak kişisel çıkarları birbirine uyuyorsa, her ikisi de bu değiş tokuşu istiyorsa yaparlar. İstemiyorlarsa, birbirleriyle iş yapmak zorunda değildirler. Gidip başkalarını ararlar. Eşitler arasında ancak bu tür ilişki olabilir. Bunun dışındaki ilişkiler, efendi-köle ilişkisidir, kurban cellat ilişkisidir.
Reklam
Kişi sevapkâr olabilmek için başkalarının acı çektiğini görmek ister duruma düşmektedir.
En kanlı savaşlar, ya aynı dinin farklı mezhepleri arasında, ya da aynı ırktan gelme kardeşler arasında çıkan savaşlardır.
Ellsworth Toohey
Bizler zihnimizin içinde yaşarız
Çoğu insanlar, hayatlarını yaşarken binalar yaptırırlar. Rutin olarak. Anlamsız bir kaza gibi. Ama içlerinden birkaçı, binaların çok büyük bir simge olduğunu anlar. Bizler zihnimizin içinde yaşarız, varoluş da o yaşamı fiziksel gerçekliğe dönüştürmektir. Onu jestler ve biçimlerle ifade etmektir. Bunu anlayabilen bir insan için, sahip olduğu ev, hayatının bir ifadesidir. Eğer o evi yaptırmıyorsa, yani olanakları olduğu halde yaptırmıyorsa, hayatı istediği gibi olmadığı içindir.
Howard Roark
Namussuz insanların en kötü yanı, kafalarındaki dürüstlük kavramıdır.
Bir kadın tanıdım, aynı görüşe üç gün bile bağlı kalamazdı. Ama ona tutarlı dürüstlükten yoksun olduğunu söylediğimde, dudakları iyice gerildi, sizin dürüstlük kavramınızla benimki farklı, dedi. Anladığıma göre, hiç para çalmamışmış. İddiası oydu. Eh, o kadına benden hiçbir tehlike gelmez işte. Ondan nefret de etmiyorum. Benim nefret ettiğim, senin bu kadar ihtirasla sevdiğin o imkânsız kavram, Dominique.
Sevgi saygıdır, tapmadır, onurdur, yukarıya doğru bakıştır. Pis yaraların sargısı değildir. Ama onlar bunu bilmez. Sevgiden en çok söz edenler, onu hiç hissetmeyenlerdir. Anlayış, acıma, nefret ve genel kayıtsızlığı karıştırıp bir çorba yapar, adına sevgi derler. İnsan bir kere sevmenin ne olduğunu sizin ve benim gibi hissettikten sonra, o katıksız ihtirası ve katıksız yükselmeyi yaşadıktan sonra, daha azına razı olmak imkânsızdır.
Reklam
Gerçek ruhum, öyle mi, Peter? O ancak özgürken gerçektir. Bunu sen de fark ettin, değil mi? Perdeler, tatlılar, din falan, Peter. Bir de binaların biçimleri. Ama sen hiç istemedin bunu. Sen bir ayna istedin. İnsanlar çevrelerinde aynadan başka bir şey istemiyorlar. Kendilerini yansıtsın diye. Onlar da başkalarını yansıtırken. Dar bir koridora karşılıklı iki ayna koyduğun zaman ortaya çıkan o saçma sonsuzluk gibi. Böyle şeyleri genellikle ucuz otellerde görürsün. Yansımaların yansımaları, yankıların yankıları. Ne başı olur, ne sonu. Ortası da olmaz, amacı da. Ben sana ne istiyorsan onu verdim. Sen neysen o oldum. Arkadaşların neyse, o. İnsanlığın çoğu bununla meşgul, ama süslü püslü yapıyorlar. Ben kendi boşluğumu saklayabilmek için, kitap eleştirilerine bakmayı seçmedim. Yalnızca, fikrim yok, dedim. Yaratıcılığım olmadığını saklamak için başkalarından tasarımlar çalmadım. Hiçbir şey yaratmamakla yetindim. Eşitlik en yüce amaçtır demedim, birleşme de insanlığın baş amacıdır demedim. Yalnızca herkesin görüşüne katıldım. Sen buna ölüm diyorsun, öyle mi, Peter? Bu tür ölüm. Bunu sana ve çevremizdeki herkese yüklediğimi söylüyorsun. Ama sen aynı şeyi yapmıyorsun. İnsanlar senin yanında rahat ediyor, seni seviyor, varlığından zevk alıyor. Sen onlara boş ölümü yüklemedin. Çünkü kendine yükledin.
Resim