Acı olmaksızın ne sevmiş ne de yaşamışızdır. Hayat, rahat bir hayatta kalmaya feda edilir. Yalnızca canlı bir ilişki, gercek bir birliktelik acıya muktedirdir.
Olasılıklar, gerçeklerden her zaman daha yorucu ve daha yıpratıcıdır.
Zor gibi görünen kararlar, bir şekilde verildikten sonra olumlu ya da olumsuz bir sürece de girilse rahatlık hissi verir.
Jünger acının ortadan kaldırılamayacağı fikrindedir. Acının ekonomisinden söz eder. Bastırıldığında gizli bir köşede görünmez bir sermaye şeklinde faiz üzerine faiz alarak birikir.
Hayatta kalma toplumu iyi hayat anlayışını tümüyle yitirir. Zevk de kendi başına bir amaç haline gelmiş olan sağlığa kurban edilir. Zevk de hayatta kalmaya yol vermek durumundadır. Hayatın ne pahasına olursa olsun uzatılması küresel ölçekte diğer bütün değerleri geride bırakan en yüce değer haline gelmektedir. Hayatı yaşanır kılan ne varsa hepsini hayatta kalma uğruna seve seve feda ederiz.
Acı ve mutluluk, Nietzsche'nin deyişiyle, "ikiz kardeşlerdir, birlikte büyüyen.. ya da birlikte güdük kalan."
Acı engellendiğinde mutluluk yavanlaşıp sıkıcı bir rahatlığa dönüşür. Acıya duyarlı olmayan insan derin mutluluğa kapısını kapatmıştır.
Bir ideali takip ederek barbarlıktan medeniyete geçmek, sonra bu ideal kuvvetini kaybedince çözülmek ve ölmek...İşte bir kavmin hayatına ait çemberi bundan ibarettir.
Kavimlerin hayatında, kurumlar ve hükumetler çok zayıf bir rol oynarlar. Kavimler ırklarının ruhuyla, yani toplamı bu ruh olan ve ırsiyetten gelen birikmeler, bakiyeler, genetik yeteneklerle yönetilirler.