Han Kang kitaplarına devam ediyorum. İkinci kitabım Çocuk Geliyor kitabı oldu. 166 sayfalık acılarla dolu bir kitap. Okurken keşke kurgu olsaydı diye düşündüm. Çünkü yazılanların hepsi maalesef yaşanmış.
18 Mayıs 1980 yılında Kore'de gerçekleşen bir suikast ve başa geçmek isteyen yeni bir iktidar. İşte o sırada demokrasi için öğrenciler ve işçiler eylemler yapmaya başlıyor ve ne oluyor biliyor musunuz? Ordu iktidara el koyuyor. Ondan sonra işkenceler, toplu katliamlar oluyor. Yıllar geçmesine rağmen kaç kişinin öldüğü bilinmiyor. Yüzlerce ölü vardı, diye geçiştiriliyor. Her sayfasında bana 12 Eylül'ü hatırlatan acılar, işkenceler, faili meçhuller, toplu ölümler ve toplu mezarlar... Boğazım düğüm düğüm okudum. Hannah Arendt'in Kötülüğün Sıradanlığı geldi aklıma. Mutlaka okumalıyım diye düşündüm. İşte bu kitapta da kötülük bu kadar sıradan bir hadise.
Kitap yedi bölümden oluşuyor ve her bölüm farklı bir kişiden bahsediyor. Hepsinin ortak özelliği ise küçük bir çocuğu tanımalarıydı. Çocuk onbeş yaşında asker kurşunuyla ölüyor. Ve ailesinin tesellisi "en azından hemen öldü, uzun uzun acı çekmedi" oluyor ( ahhhhh kimler geldi aklıma kimler).
Ne kadar acı olsa da bu kitabı da çok beğendim ve okumanızı tavsiye ederim. Dilerim bundan sonra kitaplarda yazılan tüm acılar birer kurgudan ibaret olur.