Kendini birçok alanda geliştirmiş, yeniliklere açık olmuş fakat köklerinden ayrılmamış; başka kültürlere özenip de özünden utanmamış insanlara karşı sevgim hep ayrı olmuştur. Onların engin bilgileri, hayat görüşleri ve görgüleri üzerimde derin bir etki bırakmıştır.
İbrahim Kalın da benim için bu kişilerden biri. Zira kendisi o kadar donanımlı bir şahsiyet ki düşüncelerini okurken hayran kaldım. Sonra kendime şu soruları sordum: İnsan hayatında nasıl bu kadar güzel bir yol alabilir? Nasıl bu kadar incelikli olabilir?
Nitekim hayat hep aynı düzeyde ilerlemiyor; inişler ve çıkışlar oluyor, hüzünler ve mutluluklar yaşanıyor. Kimimiz bu imtihan anlarında pes ediyoruz. Fakat İbrahim Bey'in hayatına baktığımda, bırakın pes etmeyi, tam tersine daha da azimle yoluna devam ediyor.
Aynı zamanda hayatının merkezine sadece siyaseti almamış; edebiyat, felsefe, tasavvuf, müzik, tarih, spor ve fotoğrafçılık gibi pek çok alanı ömrüne sığdırmış.
Benim en çok beğendiğim yönü de bu oldu. Zira tek bir noktaya takılıp kalmamış; kendi kültürünü ve özünü benimserken başkalarını eleştirip kötülememiş. Aksine, onları farklı bir perspektiften ele alıp değerlendirmiş.
Özellikle Rainer Maria Rilke hakkındaki görüşlerini büyük bir dikkatle okudum. Şiirleriyle ilgili yorumları harikuladeydi.
Kitabın sonunda yer alan Narsisus'tan Nergis’e yazısı ise bambaşkaydı. Tüm okurların üzerine düşünmesi gereken çok önemli noktalar içeriyordu.
Sözün özü, belki bu kadar övgü dolu sözler yazmamı fazla bulabilirsiniz. Ama kitabı okuduğunuzda eminim ki bana hak vereceksiniz.
Şimdiden iyi okumalar dilerim.