Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ferhat Erdem

Ferhat Erdem
@Frht389
Okul Öncesi Öğretmeni
BATMAN/SİİRT
MANİSA/SALİHLİ, 20 Eylül 1996
33 okur puanı
Kasım 2021 tarihinde katıldı
208 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Kitap, 2.Dünya Savaşı'nda yahudi toplama kamplarında yaşanan soykırımı 9 yaşlarında, üstelik aynı gün doğmuş Yahudi ve Alman iki çocuğun tel örgüler ardındaki dostluklarının, çaresizlik ve yalnızlıklarına nasıl ilaç olduğunu anlatıyor dersek yeridir sanırım. Ama bu iki çocuğun çaresizlikleri farklı. Bruno, Alman bir kumandanın oğlu. Babasının işleri sebebiyle yaşadıkları yerden ayrılmak zorunda kalmış, kaşif olmak isteyen, arkaşlarını özleyen, umutsuz vaka bir ablaya sahip, yeni taşındıkları yerde oldukça yalnız hisseden, odasının penceresinden bakarken gördüğü çizgili pijama giyen insanların kim ve neden böyle giyindiklerine bir türlü anlam veremeyen bir çocuk. Tel örgünün bir diğer tarafında ise Shumel adında zayıf, gözleri içe çökmüş, sağ koluna üzerinde yıldız benzeri sembol olan bir kolluk takılması istenmiş, saçları kazıtılmış bir diğer çocuk. Kitabı okurken, çocuklara bir dünya borçlu olduğumuzun farkına varıyoruz. Toplama kamplarında yapılan soykırımlar, savaşlar, göçler... Günümüzde Suriye, Myanmar, Ukrayna, Filistin... Savaşlar en çok çocukları etkiliyor ve politikacıların hırsları uğruna bir dünya yok oluyor. Her çocuk bir dünyadır ve kitapta geçen iki çocuk karakter savaşın acı yüzünü çok masumane bir şekilde gözler önüne seriyor. Arka kapakta yazdığı gibi, okumanın zevkini bozmasın diye daha fazla yazmak istemiyorum. İnsanların öldüğü hiçbir dava haklı değildir. Keyifli okumalar.
Çizgili Pijamalı Çocuk
Çizgili Pijamalı ÇocukJohn Boyne · Tudem Yayınları · 202138,9bin okunma
Reklam
112 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
Kitap, evcil bir kızak köpeği Buck 'ın insanların kişisel çıkar ve menfaatleri uğruna vahşi doğada ölüm ile yaşam arasında ki savaşını anlatıyor. Kitabı bitirdikten sonra uzun uzun düşünmenizi sağlayacak, sevginin gücünü bir kez daha anlayacak ve yazarın söylemiyle, en soylu av hayvanı olan biz insanoğlunun yitirdiği duyguları tekrardan hatırlamamızı sağlayacak bir eser. Dediğim gibi Buck bir kızak köpeği. Yeehatların efsanelerine konu olduğu gibi iri görkemli bir kürkü olan, diğer tüm kurtlara benzeyen ama hiçbir kurda benzemeyen bir kurt. İnsanların altın arayışında oldukları ve bu yüzden de türlü türlü cinsten köpekleri bu amaç doğrultusunda kullanıp, zalimce çalıştırıp, işe yaramayacak kadar güçsüz kaldıklarında ise, işlerine kendilerine yakışır şekilde son verdikleri bir dönem anlatılıyor. Kahramanımız Buck ise içgüdülerine teslim olup, ya efendi olacak ya da birileri onun efendisi, acımak, merhamet etmek zayıflıktır, ya öldürürsün ya da seni öldürürler yasasına uymak zorunda kalmıştır. Bu yasa, zamanın derinliklerinden gelen bir yasadır. İçgüdülerine karşı koymakta zorlanan Buck, Thornton adında bir insanın ona gösterdiği sevgi ve şefkat neticesinde ormanın derinliklerinden gelen çağrıyı, asıl benliğini reddetmeyi göze alarak sevginin gücünü tekrardan en derinlerimizde hissetmemize vesile oluyor. Jack London'ın olağanüstü betimlemeleri sizi kitaptan bir an bile koparmıyor ve bir evcil kızak köpeği ile olabildiğince empati kurmanızı sağlıyor. Her okurun kesinlikle okuması gereken ancak okuduktan sonra da üzerine uzun uzun düşünülmesi gereken bir eser.
Vahşetin Çağrısı
Vahşetin ÇağrısıJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202332,1bin okunma
576 syf.
·
Puan vermedi
·
34 günde okudu
2. Dünya Savaşı yıllarında geçen bu eserde savaşın acı tarafına Fransız bir kız çocuğu ile Alman bir erkek çocuğunun gözünden tanıklık ediyoruz. Romanda birden çok karakter olmasına rağmen olay örgüsü daha çok Marie-laure ve Werner adında iki karakter üzerinden anlatılıyor. Marie-laure 6 yaşındayken görme yetisini kaybeden, babası müzede kilit ustası olan Fransız bir kız çocuğu olarak karşımıza çıkıyor. Babası ise kızı için yaşadığı yerin maketini yapan, kızı için her şeyi yapabilecek, kızının bağımsız yaşam becerilerini kazanması adına var gücüyle çabalayan fedakar baba olarak karşımıza çıkıyor. Romanın diğer ana karakteri Werner ise babası madenlerde hayatını kaybetmiş, kız kardeşi (Jutta) ile çocuk evinde kalan, zeki, beyaz saçlı, radyolar konusunda oldukça yetenekli ve bu yüzden 15 yaşında katil ordusu olarak nitelendirebileceğimiz özel bir okula giden bir Alman. Roman Marie-laure ve Werner 'in savaş esnasında hayatlarının kesişmesini anlatıyor. Kitap yavaş ilerleyen, olayları iyice sindirmenizi isteyen bir yapıda ilerliyor. Bu zaman zaman sıkılmama yol açsada, kitaptaki karakterler oldukça ilgimi çekti. Anthony Doer' a sitem edebileceğim tek bir konu var. Marrie laure'un babasını daha iyi tanımak isterdim. Benim için oldukça ilgi çekici bir karakter olmasına rağmen yeterince bağ kuramadım. Genel olarak Göremediğimiz Tüm Işıklar hikayesi, karakterleri, olay örgüsü ile kesinlikle şans verilmesi gereken bir kitap.
Göremediğimiz Tüm Işıklar
Göremediğimiz Tüm IşıklarAnthony Doerr · Koridor Yayıncılık · 2015923 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
68 syf.
·
Puan vermedi
·
2 saatte okudu
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu sayfalar ilerledikçe beni heyecanlandıran, korkutan, şaşırtan, hüzünlendiren, yer yer umut aşılayan kısacası birçok duyguyu bir arada yaşatan bir eser oldu. Stefan Zweig bu eserde 13 yaşında aşık olmuş, aşkı için savaşan daima umutlu olan, yaşadığı hayal kırıklığına rağmen pes etmeyen güçlü bir kadının mektubu ile karşımıza çıkıyor. Bilinmeyen karakterimizin yazdığı mektubu okurken, bir insan gerçekten bu denli güzel sevebilir mi, mutlak aşkın tanımı nedir, aşk için her şey mübah mı, karşılık beklemek şart mı, gibi daha onlarca soru beyninizin içinde dönüp dolaşıyor. 13 yaşında başlayan aşkı bir ömre sığdıran bir kadın ve onu asla fark etmeyen bir erkek. Yutkunarak okuduğum, asla bitmesini istemediğim bu eser benim için kalbimde çok özel bir yer edindi. Bilinmeyen bir kadının bilinen, şefkatli, kendini veren ama sadık kalmayan bir adama aşkı. Okurken sizi duygulandıracak, bittiğinde ise oturup saatlerce düşünmenizi sağlayacak, kahramanı daha fazla tanımak isteyip elinizden gelse sarılmak isteyecek kadar ana karakterle bütünleşmenizi sağlayacak ancak tüm bunları düşünürken içinizde ukte bırakacak bir eser
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022223,8bin okunma
88 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
24 saatte okudu
Eser Stefan Zweig'ın yaşadığı dönemin tarihsel arka planını da anlatan bir başyapıt. 1942 yılında 2.Dünya Savaşı'nın yarattığı acılara dayanamayarak intihar eden Zweig, yine kısa, çarpıcı, etkileyici bir eserle karşımıza çıkıyor. Bugüne dek okumamış olmanın burukluğunun yanısıra er yada geç okumuş olmanın da mutluluğunu yaşatan bir kitap oldu benim için Satranç. Kitapta karşımıza kimi kesim tarafından entelektüel bulunmayan, aldığı eğitimlerde başarısız olan ancak Dünya Satranç Şampiyonu Mirko Czentoviç ve Naziler tarafından bir hücreye hapsedilmiş, yaşadığı fiziksel ve psikolojik işkencelerden kaçış yolu olarak çaldığı bir satranç kitabı ile delilik ve dahiliğin sınırlarında gezen Dr B. nin New York tan Buenos Aires 'e yaptıkları gemi yolcuğu esnasında yaptıkları satranç maçı anlatılıyor.
Satranç
SatrançStefan Zweig · Koridor Yayınları · 2016236,5bin okunma