Çok eski zamanlarda akıllı insanlar mutluluğun sağlık olduğunu saptadı: Varken farkına varamazsınız. Ama aradan yıllar geçtiğinde yaşadığınız o mutluluğu nasıl anarsınız, nasıl anarsınız özlersiniz!
"Bazı bazı düşünüyorum da... İnsanları yargılamak işini üstlerine alanlar, ne ağır sorumluluk yükleniyorlar. Yarın Anadolu savaşı kazanılınca, suçluların cezaları neye göre kesilecek? En namuslucası, eldeki vesikalara göre...
"Kendi değerimizdekilerin ya da kendimizden üstün olanların pisliğini neden pislik saymıyoruz? Biz ancak kendimizden aşağı gördüklerimizin pisliklerinden iğreniyoruz. Bizim pislik anlayışımız, biraz şey... Yani biraz daha pis."
"İnsanları bu kadar utanmaz yapan savaşlar mı acaba?" diye düşündü....
Namuslu bir adam, giderek kendisi de sezmeden namussuzlaşır mı?
Bir zaman kitaplarda bu meseleyi aydınlatan bir şey okuyup okumadığını hatırlamaya çalıştı. Sonra apansız Oxford'da beraber okuduğu birtakım soylu çocuklar aklına geldi. "Öyle ya! Oscar Wilde, Andre Gide, Jül Sezar... hatta Sokrates bu pisliği apaçık sürdürmemişler mi? Demek, kitaplarını okuduğumuz, düşüncelerini beğendiğimiz halde, sapıklıkları bize sıvaşmayabiliyor "