Bizim inancımıza göre Natürizm (Tabiatçılık) inancı, ilahi dinlerden ayrılanların ortaya çıkarmış olduğu bir inanç olmalıdır. Çünkü ilahi dinlerde kutsal yerler, özellikle kutsal dağlar vardır. Yahudilikte Tûr-i Sina, Hristiyanlıkta Zeytin Dağı ve İslamiyette Hira Dağı kutsal sayılmaktadır. Yine ilahi dinlere göre tabiat kuvvetlerini melekler yönetmektedir. Bazı dinlerde zamanla tabiat kuvvetlerini meleklerin yönetmesi fikrinden, tabiat kuvvetlerinin kendilerinin bizzat melekler olduğu fikrine dönülmüştür.
Muhafazakârlar insan, doğası gereği eksik, kusurlu ve mükemmelleşemez yapıya sahip olduğunu öne sürerler. Bu bağlamda insan özünde ‘eksik’ ‘kötülüğe meyyal’ bir doğaya sahiptir. Bazı muhafazakarlar bu durumu eski Ahitte bulunan ‘ilk günah’ öğretisini referans alarak açıklamaktadırlar (Duman,2017:51). Muhâfazakâr düşünürlerin , görüşlerinin insan doğası bağlamında kötümser olan Hobbes’çu anlayışa yakın olduğu ifade edilebilir. Zira Hobbes’çu anlayışa göre insanoğlu doğuştan bencil ve tamahkârdır. Ayrıca insanoğlunun zihinsel becerilerinin de sınırlı olduğu düşünülür. Dolayısıyla yukarıda da belirtildiği gibi muhafazakarlar, fikirlerini gelenek, tecrübe ve tarihe dayandırmayı tercih etmektedirler. Bu bağlamda da dünyaya yönelik olarak daha ihtiyatlı, mütevazı ve her şeyden öte pragmatik bir tutum benimsedikleri görüşmektedir. Ayrıca mümkün oldukça da yeni değişim ve dönüşümleri içeren teorilerden, doktrinler yani dogmatik fikirlerden sakınmaya çalışırlar (Heywood,2014:89).
Din fikri, insanla beraber doğmuştur ve insanoğlu var olduğu sürece de varlığını devam ettirecektir. Nerede bir insan topluluğu varsa orada mutlaka bir inanç ve kanaat mevcuttur.
Ey şifa veren Hom!
Senden altıncı arzum, ilk defa bize önceden bir hırsızın, eşkıyanın ve kurdun tehlikesini sezinleme duygusunu vermendir. Bizden önce kimse bunu hissetmesin ve her zaman bu konuda önde olalım.